Romatoid artrit nedeni net olarak bilinmeyen, özellikle eklemlerde simetrik artrit ile özdeşleşmiş, vücudun diğer organ (kalp, akciğer, göz, deri) ve sistemlerini de tutabilen kronik seyirli bir hastalıktır.
Risk Faktörleri
Romatid artritin nasıl oluştuğu tam olarak ortaya çıkarılamamakla birlikte genetik yatkınlığı olan bir kişinin; olayı tetikleyen çevresel etkenler ile karşılaşması ile bağışıklık sistemi bozulmakta, bu çevresel faktörler ortadan kalksa bile, immün sistem bir kez bozulduğu için rahatsızlık devam etmektedir. Sigara kullanımı ile Romatoid artrit riskindeki artış bazı çalışmalar ile ortaya konmuştur. Romatoid artrit en sık 40 ila 50 yaşlarında başlar ve kadınlarda erkeklerden 2 ile 4 kat arasında daha fazla görülür.
Romatid Artritin Belirtileri
Artrit dediğimiz rahatsızlıkta eklemlerde ağrı, şişlik ve tutukluk oluşmaktadır. Eklem yerlerinde ısı artışı da olurken, kızarıklık beklenen bir belirti değildir. Hastalık sıklıkla vücudun el, el bilekleri ve el parmak eklemleri ile ayak bileği ve ayak parmak eklemlerinde oluşur. Daha az sıklıkla da dirsek, diz, ayak bilekleri hastalıktan etkilenirken, kalça, omuz ve boyun eklemleri az oranda hastalık bulundururlar.
Hastalar özellikle sabah kalktıklarında ellerini kapatmakta zorluk çektiklerini söylerler. Biz bunu sabah tutukluğu olarak adlandırırız. Sabah tutukluğunun yarım saatten uzun sürmesi, hastalığa tanı konulabilmesi açısında önemlidir. Yorgunluk ve halsizlik sık karşılaşılan bulgulardır.
Romatid Artrit Tanısı
Romatoid artrit tanısı, dikkatle dinlenen hasta şikayetleri, fizik muayene belirtileri ve laboratuvar testlerine dayanan kriterlere uygun olarak ancak ilgili uzman hekim tarafından konulmalıdır.
Romatid Artrit Tedavisi
Hastalığın sebebi henüz tam olarak bilinmediğinden maalesef tedavi ile hastalık tamamen ortadan kaldırılamamaktadır.
Romatoid artritte tedavinin hedefi, ağrıyı dindirmek, eklem harabiyetini ve diğer komplikasyonları önlemek ve hastaların günlük aktivitelerini sürdürmesini sağlamak şeklindedir.
Romatoid artrit tanısının erken konulması ve hemen tedaviye başlamak ilk amaç olmalıdır. Hastalığı baskılayarak, hastanın yaşam kalitesini düzeltmek, günlük ve mesleksel aktivitelerini yeniden yerine getirebilmesini sağlamak çok önemlidir. Eklemlerde görülebilecek hasarları en aza indirmek ve hatta engellemek tedavideki en büyük hedeftir. Hastaya en uygun tedaviyi vermek gerekli kontrol sıklığını belirlemek için yeterli özen gösterilmelidir.
Emra Can YILDIRIM