İsrail'in işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin kentine iki gün boyunca düzenlediği saldırılarla Filistin yönetimini hedef almadığı ifade edilse de Ramallah'ın süreçten etkilenmemesi zor görünüyor.
İsrail güçleri son olarak pazartesi gecesinden itibaren Batı Şeria'nın Cenin kenti ile Cenin Mülteci Kampı'na baskın düzenlemiş ve bölgeyi kuşatma altına almıştı. İsrail güçlerinin havadan ve karadan yaklaşık 48 saat süren şiddetli saldırılarında 4'ü çocuk 12 Filistinli ölmüş, 20'si ağır olmak üzere yaklaşık 120 kişi yaralanmıştı.
Tel Aviv'in Cenin'e saldırıya başlamasıyla beraber, "Filistin otoritesini hedef almadığı, Cenin'i yeniden işgal etmek istemediğine" ilişkin bir mesaj vermeye çalıştığı gözlemlendi.
Filistin yönetimi, İsrail güçlerinin işgal altındaki Batı Şeria'nın Cenin kentine düzenlediği hava saldırısı ve baskını şiddetle kınadı.
Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, yaptığı yazılı açıklamada, "İsrail işgal hükümetinin Cenin kenti ve kampında yaptığı şey, savunmasız halkımıza karşı yeni bir savaş suçudur. Filistin halkı işgal yenilip, özgürlüğüne kavuşana kadar bu vahşi saldırı karşısında diz çökmeyecek, teslim olmayacak, beyaz bayrak çekmeyecek ve topraklarında sebatla duracaktır." ifadelerine yer verdi.
- "Filistin otoritesini zayıflatmak istemiyoruz"
İsrail'in Cenin'e yönelik saldırılarının Filistin yönetiminin geleceğini nasıl etkileyeceği merak konusu.
İsmini vermek istemeyen üst düzey İsrailli bir kaynak AA muhabirine yaptığı açıklamada, Cenin operasyonunun, Filistin ile İsrail yönetimi arasında 1995'te imzalanan "İkinci Oslo Anlaşması" çerçevesinde yönetimi idari ve güvenlik olarak Filistin'e ait olan "A bölgesi"nde gerçekleştiğinin ve bunun Filistin otoritesine yönelik bir "meydan okuma" olduğunun tartışılmaz bir gerçek olduğunu söyledi.
İsrailli yetkili bununla birlikte Filistin yönetiminin kalmasını ve üzerine düşen sorumluğu yerine getirmek üzere güçlendirilmesini istediklerinin de tartışılmaz olduğunu, Ramallah'taki yönetimi zayıflatmak istemediklerini ifade etti.
İsrailli askeri kaynak, ancak Filistin yönetiminin son 1,5 yılda silahlı kişileri tutuklamak için artık Cenin'e giremeyecek kadar zayıfladığını savundu.
İsrail'in Cenin saldırısı, İsrail Kamu Yayın Kuruluşunun (KAN) Başbakan Binyamin Netanyahu başkanlığında, Filistin yönetiminin güçlendirilmesini yönelik bir toplantı düzenleneceği haberinden birkaç saat sonra başlamıştı.
- "Cenin'i işgal etmek istemiyoruz"
Her ne kadar Tel Aviv, bu operasyonla Filistin otoritesinin hedef alındığına ilişkin görüşlerin aksini ifade etse de sürecin Filistin yönetimini etkileyebileceği belirtiliyor.
İsrail'in eski Askeri İstihbarat Dairesi (AMAN) Başkanı Amos Yadlin, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "İsrail ordusu, Cenin'de terörü engelleme hedefine binaen operasyon başlattı. Fakat İsrail ordusu, kenti işgal etmekle ilgilenmediğini teyit etti." ifadesini kullandı.
Cenin operasyonunun önemli bir adım olduğunu kaydeden Yadlin, bu adımın "artan saldırılar, roket ve patlayıcı üretimi ve devam eden silahlı saldırıların" gölgesinde geldiğini savundu.
Yadlin, "İsrail ordusunun güvenlik boyutuna ve İsrail vatandaşlarını koruma sorumluluğuna odaklanmaya devam etmesi, bölgenin işgali ve Filistin yönetiminin çöküşüyle ilgilenen siyasi düzeydeki bakanlar tarafından yönlendirilmemesi önemli." ifadesini kullandı.
Operasyonun başarısını sadece askeri kapasitenin değil siyasi şartların da belirleyeceğine dikkati çeken Yadlin, ABD ve Müslüman ülkelerin siyasi desteğinin, Filistin yönetiminin sahada yeniden hakimiyet ve kontrol sağlaması halinde mümkün olacağını belirtti.
- "Güçlü Filistin yönetimi ve güçlü Hamas bir arada olamaz"
İsrail'in Cenin saldırılarının başlamasından saatler önce Tel Aviv Üniversitesine bağlı İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü de hazırladığı bir çalışmayı yayımladı.
Güçlü Filistin yönetimi ve güçlü Hamas'ın bir arada olamayacağı ifade edilen çalışmada, Hizbullah ile İran'a karşı caydırıcılığın azalması ve çok cepheli bir çatışma olasılığının artmasının yanı sıra Filistin yönetiminin zayıf, Hamas'ın güçlü olmasının İsrail için stratejik bir ikilem oluşturduğu kaydedildi.
"İsrail Filistin sahasıyla mücadele konusundaki stratejik hedefini belirlemeli ve daha geniş bir siyasi planın parçası olmayan Hamas'a karşı biçimlendirici bir askeri hamlenin herhangi bir değeri olup olmadığını düşünmeli." ifadesine yer verilen çalışmada, zayıf askeri yeteneklerin, Hamas'ın Filistin yönetimine karşı oluşturduğu meydan okumayı azaltacağı, Filistin yönetimini güçlendirmeye yönelik etkili hamlelerin önündeki engeli de yok edeceği değerlendirmesinde bulunuldu.
Hamas'ı zayıflatmanın İsrail'in bölgedeki caydırıcılığının güçlendirilmesini de gerektirdiği savunulan çalışmada, "Ancak siyasi şartlar göz önüne alındığında İsrail hükümetinin Filistin yönetimini güçlendirme ihtiyacını kabul etmesi veya en azından onu zayıflatmayı bırakması pek olası değil." ifadesi kullanıldı.
Çalışmada ayrıca, Filistin yönetiminin konumunun sallantılı ve sorunlu halde bulunduğu, mevcut koşullar altında eski haline döndürülmesinin şüpheli olduğu aktarıldı.
(AA)