Türk Kolon ve Rektum Cerrahi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ayhan Kuzu, genç yaşta kalın bağırsak kanseri görülme oranının yüzde 20 ve üzerinde arttığını belirterek, "En önemli faktörlerden birisi genç nüfusun yeme düzeni, yeme şekli değişti, liften az gıdalar yemeye, paketlenmiş, fast-food ürünleri ise aşırı derecede tüketmeye başladılar." dedi.
Kuzu, Dünya Kalın Bağırsak Kanseri (Kolorektal Kanser) Farkındalık ayı dolayısıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesinde düzenlenen toplantı öncesi basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.
Mart ayında kolorektal kanserin içinde yer alan kolon ve rektum kanseri konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiğine işaret eden Kuzu, bu kanser türünün, dünya genelinde hem kadınlar hem de erkeklerde üçüncü sıklıkta görüldüğünü, hastanedeki ölüm oranlarında ise ikinci sıklığa yükseldiğini söyledi.
Prof. Dr. Kuzu, "50 yaş altında kolorektal kanser görülmesine 'genç yaşta kolorektal kanser' deniyor. Normalde kalın bağırsak kanseri, yüzde 80-90 oranda 50 yaşından sonra görülür. Fakat son 30 yılda 50 yaş altında görülen kalın bağırsak kanseri oranında yüzde 20 ve üzerinde artış oldu. Sağlık Bakanlığı istatistiklerinde 50 yaş üzerinde görülen kalın bağırsak kanseri oranları giderek azalma gösteriyor. Fakat 50 yaş altındaki kanserlerde de artış görülüyor, bu ülkemizde de böyle. Tüm yaş gruplarında kadınlar ve erkeklerde kalın bağırsak kanseri üçüncü sıklıkta görülürken 50 yaş altındaki sıralamada ikinci sıraya yükseliyor." bilgisini paylaştı.
- Hastaların yüzde 70'i ileri evrede doktora başvuruyor
ABD'de yapılan bir çalışmaya göre, 1950 doğumlu kişilerde kolorektal kanser görülme oranı 1 kabul edildiğinde 1990 doğumlu olanlarda kalın bağırsak kanseri görülme oranının yaklaşık 2 kat, rektum kanserinin ise 4 kat artış gösterdiğini aktaran Kuzu, genç yaştaki kalın bağırsak kanseri hastalarının yüzde 90'ının, belli şikayetlerini görmezden gelerek daha önce hastaneye başvurmadığını belirtti.
Hastaların yaklaşık yüzde 70'inin doktora başvurduğunda ileri evre kalın bağırsak kanseri tanısı aldığını vurgulayan Kuzu, kalın bağırsak kanseri açısından ailede bu kanser türü ve polipi olmasının önemli bir risk unsuru olduğunu dile getirdi.
Tip-2 diyabet, iltihabi bağırsak hastalığı gibi rahatsızlıkların da risk teşkil ettiğini aktaran Kuzu, bu durumdaki kişilerin kolonoskopi gibi taramalarını daha erken yaşta yaptırması gerektiğini söyledi.
- "Aşırı kilolardan kurtulun"
Prof. Dr. Kuzu, diğer kanser türlerinin aksine kalın bağırsak kanseri riskini önleyebilecek etkenlerin bulunduğuna dikkati çekerek, "Bunların başında aşırı kilolardan kurtulmak geliyor. Yapılan bir çalışmaya göre, vücut kitle endeksine göre metrekareye 5 kilogramdan fazla kilo alınırsa kolorektal kanserin genç yaşta görülme oranı da artıyor." ifadelerini kullandı.
Düzenli egzersizin, haftada en az 4 gün tempolu yürüyüşün, sigara, aşırı alkol tüketmemenin kalın bağırsak kanserinin önüne geçtiğinin altını çizen Kuzu, "Yediğimiz, içtiğimiz gıdalara dikkat etmeliyiz. Devamlı kırmızı et, işlenmiş, paketli gıdaların tüketilmesi, düşük lifli besinlerin tercih edilmesi, kalın bağırsak kanseri riskini artırıyor. Ayrıca dünyadaki şeker tüketimi ülke başına anormal derecede arttı. Şeker tüketimi ve tatlandırıcılar metabolizmayı değiştirdikleri için kalın bağırsakta inflamasyon dediğimiz hasara neden oluyor. Bu hasar da kanserin başlangıcı açısından bir tetiklenmeye yol açıyor." diye konuştu.
- "Kalın bağırsak kanseri önlenebilir"
Prof. Dr. Kuzu, bağırsaklarda bir kişinin vücut ağırlığının yüzde 3'ü kadar canlı mikroorganizma bulunduğuna işaret ederek, "Bunların bir kısmı yararlı mikroorganizmalarken bir kısmı da zararlı. Yediğimiz, içtiğimiz, kullandığımız, tükettiğimiz her şey, antibiyotikler ya da diğer ilaçlar bağırsak florasını değiştiriyor. Bu durum da kanserin gelişimini tetikleyebiliyor." dedi.
Kolorektal kanserden korunmak için kişilerin mutlaka ailesinde bu kanser türü veya polip aldırma durumu olup olmadığını sorması gerektiğini belirten Kuzu, şikayetleri olanların da bunu ötelemeyerek mutlaka doktora başvurması gerektiğini kaydetti.
Kuzu, "Kalın bağırsak kanseri dışında başka hiçbir kanser yok ki önlenebilsin. Meme, mide, troid, prostat kanseri erken tanınır. Fakat kalın bağırsak kanseri tamamen iyi huylu poliplerden gelişiyor. Polipin çıkma yılıyla kanserin oluşma yılı arasında en az 3-5 yıllık uzun bir süre var. Dolayısıyla risk grubundaki bireyler tarama yaptırıp, varsa olan polipleri temizletirse yapılan çalışmalar kalın bağırsak kanseri gelişme oranını yüzde 53 azalttığını gösteriyor." dedi.
- "Genç nüfusun yeme şekli değişti"
Kalın bağırsak kanserinin erken evrede tam iyileşme ile tedavi edilebildiğini de aktaran Kuzu, "Türkiye'de tüm yaş gruplarında kalın bağırsak kanserinde erken tanı alan hasta oranı yüzde 10. Taramayı aktif yapan ülkelerde erken tanı oranı yüzde 40." bilgisini paylaştı.
Prof. Dr. Kuzu, kalın bağırsak kanseri taramalarının dışkıda gizli kan testi, renkli kalın bağırsak filmi, sanal kolonoskopi ve kolonoskopi gibi yöntemlerle yapılabildiğini, özellikle aile öyküsü veya şikayetleri olanların bu taramaları erken dönemde yaptırması gerektiğini aktardı.
Basın mensuplarının, 50 yaş altında kalın bağırsak kanseri görülme oranının artma nedenlerine ilişkin sorusu üzerine Kuzu, şunları kaydetti:
"Genç nüfus dışarda, paketli gıdaları hızlı bir şekilde tüketiyor, evde yemek eskisi kadar yapılmıyor. En önemli faktörlerden birisi genç nüfusun yeme düzeni, yeme şekli değişti, liften az gıdalar yemeye, paketlenmiş, fast-food ürünleri ise aşırı derecede tüketmeye başladılar. Ayrıca çalışma hayatının da zorlukları nedeniyle düzenli egzersiz yapamıyorlar, sigara tüketimi de ne yazık ki hala genç nüfusta yüksek oranda. Ayrıca gençlerin kalın bağırsak kanseri konusunda mutlaka aile öyküsünü araştırmaları, buna göre taramalarını erkene almaları gerekiyor."
Kuzu, ailede bir kişide kalın bağırsak kanseri görülme yaşına göre, tarama yaşının ortalama 10 yıl geriye alınması gerektiğini kaydetti.
(AA)