Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Avrupa Birliği (AB) Başkanı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, "Biz Avrupa ülkesiyiz. Ekonomimiz, ticaretimiz, sanayimiz, siyasetimiz, sporumuz Avrupa. Dolayısıyla bu sistemin içerisinde en güçlü yeri almamız lazım." ifadelerinde bulundu.
Kaymakcı, Şanlıurfa Valiliği Konferans Salonu'nda düzenlenen "İl İl AB Buluşmaları-10" programında, AB'ye üyelik sürecinin sadece siyasilerin ve teknokratların karar vereceği bir konu olmadığını, halkın, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, insanların, gençlerin ve üniversitelerin sahiplenmesi gereken bir süreç olduğunu ifade etti.
Kaymakcı, AB müktesebatının büyük bölümünün yerel yönetimlerce uygulandığını ifade ederek, "Dolayısıyla illerimizin, ilçelerimizin, üniversitelerimizin de AB'deki gelişmeleri yakından takip etmesi çok önemli. Biz aday ülke olarak AB kriterlerine uyum açısından tarımdan sanayiye, tüketicinin korunmasından çevreye birçok alanda adımlar atıyoruz. Yine bir aday ülke olarak AB'nin sağlamış olduğu katılım öncesi mali yardımlar var. Şu ana kadar Şanlıurfa'ya yaklaşık 150 milyon avroluk bir AB hibesi sağlandı. Buna Erasmus ve Avrupa Dayanışma Programı'nı dahil edersek 10 milyon avroluk bir katkı da oradan var. AB sürecinde Şanlıurfa aslında belli bir ölçüde yararlanıyor ama bunu arttırmamız lazım." diye konuştu.
AB'ye üyelik sürecinin devlet olarak stratejileri olduğuna da değinen Kaymakcı, AB üyeliğini bir özenti veya bir kompleks olarak görmediklerini belirtti.
AB üyeliğinin her şeyden önce Avrupa kıtasında karar alma mekanizmasının içinde olma, egemenliği ve çıkarları koruma meselesi olduğunu dile getiren Kaymakcı, şöyle konuştu:
"Avrupa kıtasında AB, ticaretten sanayiye, yenilikçilikten oturma hakkına ve vize politikalarına kadar birçok konuda neredeyse tek başına karar verici haline geldi. Bizim vatandaşlarımızın bile Avrupa ülkeleri arasındaki seyahatlerinde belirleyici AB. Avrupa Yeşil Mutabakatı yürürlüğe giriyor. Eğer AB Yeşil Mutabakatı ile uyumlu üretim, ulaştırma modeline giremezsek sınırda karbon düzenlenmesi gibi bir mekanizmanın bize getireceği ciddi sıkıntılar var. Dolayısıyla bizim için bir özenti meselesi değil. Biz Avrupa ülkesiyiz. Ekonomimiz, ticaretimiz, sanayimiz, siyasetimiz, sporumuz Avrupa. Dolayısıyla bu sistemin içerisinde en güçlü yeri almamız lazım. Bizi alıyorlar da biz mi reddediyoruz? Hayır ama Türkiye'nin AB üyesi olması için de gerekli reformları hızlı bir şekilde yapması lazım. Bunu en iyi yaptığımız dönem 1999-2006 yılı. O dönemde milli geliri 3'e katladık. Türkiye 'sessiz devrim yapmış ülke' olarak tanımlandı bir aday ülke olarak."
Son dönemlerde Türkiye'nin üyelik müzakerelerinde bir ivme düşüşü gördüklerini anlatan Kaymakcı, şöyle devam etti:
"15 Temmuz hain darbe girişimi de Türkiye'yi güvenlik odaklı bir politikalar izlemeye itti, bundan dolayı da istediğimiz hızda reformlar yapamadık. Ama Türkiye AB ilişkileri hala yerinde, biz bir aday ülkeyiz. Türkiye reformlarını hızlandırdığı an bu ivmeyi tekrar yakalayacaktır. Cumhurbaşkanımız 4 gün önce Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi'ne katıldı. 44 ülke, AB kurumları liderleri ve en fazla ilgiyi çeken ve en fazla tavrı merak edilen ülke Türkiye oldu, AB'ye üye olmamasına rağmen. Eğer AB'ye üye olsaydık durumumuz çok daha farklı olabilirdi. Hatta biz AB üyesi olsaydık bu savaş engellenebilirdi. Onun için bu üyelik süreci bizim için çok önemli."
Şanlıurfa Valisi Salih Ayhan ise program dolayısıyla kentte bulunan Kaymakcı'ya çabalarından dolayı teşekkür ederek, şehrin ve ülkenin gelişmesi ve kalkınması için ellerinden gelenin en iyisini yapacaklarını söyledi.
(AA)