Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, TBMM'nin 27. Dönem 6'ncı ve son yasama yılına başladığını anımsatarak, komisyon ve genel kurul faaliyetlerinde milletvekillerine Allah'tan muvaffakiyetler diledi.
Milletvekillerinin yaz döneminde seçim bölgelerinde ve görevlendirildikleri diğer yerlerde gerçekleştirdikleri yoğun çalışmaları yakından takip ettiklerini belirten Erdoğan, Türkiye'nin her bir köşesinde kapısı çalınmadık hane, eli sıkılmadık insan, girilmedik gönül bırakmayacak bir anlayışla yürütülen bu çalışmalar için her bir milletvekiline ayrı ayrı teşekkür etti. Erdoğan, "Unutmayınız biz sahayı ne kadar sıkı tutarsak, milletimizi, özellikle yalanları ve çarpıtmalarıyla yanlış yönlendirmek isteyenlerin gayretleri o derece akamete uğrayacaktır." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "2023'e Doğru Şehir Buluşmaları" başlığı altında milletle yeni bir buluşma programı başlattıklarını hatırlatarak, bu kapsamda, partisinin Genel Merkezi, milletvekilleri ve bakanlarla bir yandan Ankara'daki çalışmaları yürüteceklerini, bir yandan da ilçe ilçe tüm şehirlere giderek milletle kucaklaşacaklarını kaydetti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Amacımız seçim sath-ı mailine sahayı müteaddit defalar taramış olarak girerek, milletimizi seçimden seçime hatırlayanlarla aramızdaki farkı göstermektir. Türkiye'nin bugününü hazırlayan parti sıfatıyla geleceğini inşa edecek birikime, enerjiye ve azme sahip olduğumuzu erkeği ve kadınıyla genci ve yaşlısıyla her kesimden insanımıza göstermekte kararlıyız. Bizim için kimin ne yaptığının, kimin ne söylediğinin, kimin kiminle beraber olduğunun bir önemi yoktur. Biz kendi halimize, kendi işimize bakacağız. Biz, kendi sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye bakacağız."
- "Milletimizin geçmişte çok gördüğü bir oyun"
Erdoğan, birilerinin, ülkenin ve milletin geleceğini, imkanlarını, menfaatlerini düşünmeden; dün "öyle" bugün "böyle" diyerek iki yüzlü tavırlar sergileyebileceğini ifade ederek, şunları söyledi:
"Ama bizim, milletimize 'ne aldatanlardan ne aldananlardan olmama' sözümüz var. Bunun için ne söylüyorsak yerine getirme; dolayısıyla ağzımızdan çıkan her şeyi ölçüp biçerek, hesabını kitabını yaparak ifade etme mecburiyetimiz bulunuyor. Muhalefetin seçim öncesi söyledikleriyle seçim sonrası yaptıkları arasındaki devasa uçurumu, belediyelerde gördük. Meydanlarda millete vaat ettikleri hiçbir sözün arkasında duramadılar. Hatta ne dedilerse tam tersini yaptılar. Buna rağmen de hala kendilerine ait olmayan işleri sahiplenerek ortada pişkince gezebiliyorlar. Yalan bunlarda. Daniskasını aynen söylüyorlar. Şimdi aynı sinsi taktiği, önümüzdeki seçimler için de kullanmanın hazırlıklarını yaptıklarından hiç şüpheniz olmasın. Tabii bu, milletimizin geçmişte çok gördüğü bir oyun. Seçim öncesi kendisine ne sözler verildiğini, seçim sonrası ise ne sıkıntılar çektiğini feraset sahibi insanımız çok iyi biliyor. Gençlerimizin de dünyayı tanıyan birikimleri ve ellerinin altındaki zengin iletişim imkanlarının sağladığı geniş ufukla, bu bayat oyunu kolayca çözebileceklerinden şüphe duymuyorum."
Erdoğan, tüm bu fotoğraf içinde milletin önüne yeni bir vizyonla, yeni bir programla, yeni projelerle çıkan, çıkabilen, böyle bir niyete, gayrete ve beceriye sahip tek partinin AK Parti, tek ittifakın Cumhur İttifakı olduğunu vurguladı.
Seçim süreci ilerledikçe vizyonlarını, programlarını, projelerini daha ayrıntılı bir şekilde milletle paylaşacaklarını bildiren Erdoğan, milletin, bugün ekranları başında kendisini heyecanla dinlediğini, onlarla bazı gerçekleri paylaşacağını dile getirdi.
Seçimlere yaklaşık 8 aylık bir süre kaldığına işaret eden Erdoğan, "Meclis'in seçim takviminin başlamasıyla çalışmalarına ara vereceğini düşündüğümüzde geriye 5-6 aylık bir yasama süresi kalıyor. Bu zamanı en iyi şekilde değerlendirerek, verdiğimiz sözlerin yasama boyutundaki çalışmalarını tamamlayarak milletimizin huzuruna çıkmayı planlıyoruz. Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP ile birlikte komisyonlarda ve Genel Kurul'da sıkı bir mesaiyle gündemimizdeki tüm düzenlemeleri yasalaştıracağınıza inanıyorum. Yasama faaliyetlerinde göstereceğiniz gayretler ve vereceğiniz katkılar için şimdiden teşekkür ediyorum." değerlendirmelerinde bulundu.
Erdoğan, partisinin son grup toplantısını yaptığı 15 Haziran'dan bugüne yurt içinde ve yurt dışında katıldığı pek çok programda, Türkiye'ye ve millete hizmet etmeyi sürdürdüklerini söyledi.
Bir yandan eser ve hizmet siyasetinin ürünü projelerin açılış heyecanını milletle beraber yaşadıklarını, diğer yandan Türkiye'nin uluslararası alandaki gücünü ve etkisini perçinleyecek temaslarda bulunduklarını dile getiren Erdoğan, diplomatik görüşmeler, toplu açılış törenleri, uluslararası üst düzey telefon görüşmeleri, etkinlikler başlığı altında son 3 buçuk aylık faaliyetlerin yer aldığı kısa videoyu izletti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Milletimize söz verdiğimiz şekilde büyük ve güçlü Türkiye'yi tuğla tuğla örüyor, ilmik ilmik dokuyor, emek emek yükseltiyoruz. Günümüzün her anını, haftanın, ayın, yılın her gününü büyük bir aşkla, şevkle, azimle, kararlılıkla çalışarak geçiriyoruz." diye konuştu.
- "Her alanda, insanımızın hayatına dokunacak yeni icraatları devreye alıyoruz"
Türkiye'yi 20 yılda asırlık eser ve hizmetlere kavuşturdukları gibi, gelecek dönemde de "Türkiye yüzyılı"nı, yine milletle birlikte inşa edeceklerini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
"Artık bizim bu seçimlerin mottosu 'Türkiye yüzyılı'. Bunu da çalışacağız. Yeni yasama yılı açılış konuşmamızda, geçmişten bugüne yaptığımız kapsamlı değerlendirmenin ardından, 'Türkiye yüzyılı' başlığı altında geleceğe dönük vizyonumuzun ilk işaretini de Meclisimizle paylaştık.
Birilerine bakıyorsunuz, toplanıp toplanıp dağılıyorlar ama bırakın memlekete bir faydaları dokunmayı, kendi meselelerini bile çözemiyorlar. Biz ise tüm vaktimizi ve enerjimizi, evlatlarımıza daha büyük, güçlü, müreffeh bir Türkiye bırakmaya hasrediyoruz. Biraz önceki videoda da gördüğünüz gibi şehir hastanelerinden yollara, toplu konut projelerinden sosyal destek programlarına her alanda, insanımızın hayatına dokunacak yeni icraatları devreye alıyoruz.
İnşallah 2023'te, hem hizmete açacağımız büyük projelerimizle hem milletimizin takdirine sunacağımız vizyonun oluşturacağı atmosferle, hep birlikte farklı bir yere geleceğiz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Etlik Şehir Hastanesinin açılışını yaptıklarını anımsatarak, böylece Ankara'nın, iki dev şehir hastanesine sahip olduğunu kaydetti.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir zamanlar SSK Genel Müdürlüğü yaptığını hatırlatan Erdoğan, "Bunları milletimize anlatın. 'Ne yaptı bu adam?' diye sordurun. Ve onun döneminde malum hastane odaları pislikten geçilmiyordu ve hastalarımız kan revan içinde kalıyorlardı. Hepsi bir tarafa, rehine alma dönemi vardı. Hastalar ölüyor ve rehine alıyorlardı. Nerede? SSK kurumunun hastanelerinde. Ey bay Kemal, senin gidecek yerin var mı?" diye sordu.
- "Refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz"
Bütün umudunu ekonomideki sıkıntılara, özellikle de enflasyona bağlayanların heveslerini kursaklarında bırakacak adımlarla ilgili hazırlıkları sürdürdüklerini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hiçbir vatandaşımızı enflasyona ezdirmeme, her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz. Sizlerden şu hususta vatandaşlarımızı mutlaka ikna etmenizi istiyorum; Türkiye bir süredir çok ciddi sınamalardan geçmekte midir? Evet, geçmektedir. Bu sınamaların milletimizin hayatına yansıyan olumsuzlukları var mıdır? Evet, vardır. Ülkemizin önündeki zorlukların ve insanımızın yaşadığı sorunların çözümü mümkün müdür? Evet, mümkündür. Peki, Türkiye'de bu çözümü sağlayacak tek yürütme temsilcisi biz, tek siyasi parti AK Parti, tek ittifak Cumhur İttifakı mıdır? Evet, öyledir. Milletimize işte bu gerçeği gösterdiğimizde, sandık yolu kendiliğinden açılacaktır. Bu iddiamızı, Türkiye'nin asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini gidererek, ülkemizi bugüne getirmenin verdiği bir özgüvenle ifade ediyoruz.
Türkiye Ekonomi Programı'mız ilk gündeme geldiğinde, kurduğumuz denklemi ve iktisadi yaklaşımımızın temel paradigmasını birileri istihzayla karşılamış, kendi akıllarınca bıyık altından gülmüşlerdi. Biz, bunların hiçbirine bakmadık. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyütecek adımları birer birer attık. Ülkemize yönelik ekonomik saldırılar için kullanılan araçları, kurduğumuz mekanizmalarla birer birer devre dışı bıraktık. Bu musibeti daha büyük bir dönüşümün vesilesi haline getirdik."
- "Tarihin en yüksek istihdam rakamı"
Erdoğan, bu anlayışla, salgın döneminde üretime ara vermediklerini anlatarak, "Savaş çıktı, ihracatta gaza basmaktan vazgeçmedik. Küresel ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri dahi sarsarken, biz büyümeyi sürdürdük." diye konuştu.
Geçen yıl yüzde 11, bu yılın ilk yarısında yüzde 7,5 oranındaki büyüme oranlarıyla dünyada ilk sıralarda yer aldıklarını dile getiren Erdoğan, "Pek çok yerde resesyon, yani ekonomik durgunluk ve daralma tartışmaları yaşanırken, uluslararası kuruluşlar ülkemizle ilgili büyüme tahminlerini sürekli yükseltiyor." dedi.
İnsanın işini, aşını, geçimini birinci sıraya koydukları bir yaklaşımla ekonomi programını uygulamaya devam ettiklerini dile getiren Erdoğan, istihdamda, tarihin en yüksek rakamı olan 31 milyona dayandıklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 500 bin sosyal konut projesi gibi adımların, vatandaşları uygun şartlarda ev sahibi yapma yanında, ekonomik hareketliliğe ve istihdama da önemli katkısı olacağının altını çizerek, "Bu ayın sonunda, ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG'un banttan çıkış törenine katılıyoruz. Hem finans hem sanayi hem hizmetler sektörlerinde ülkemizde yatırım yapmak isteyen uluslararası yatırımcıların yoğun ilgisiyle karşı karşıyayız. İnşallah yılbaşından sonra hem tamamlanan yatırımlarla hem makro ekonomideki iyileşmelerle hem çalışanların ücretlerinde yapacağımız artışlarla ülkemizde güzel bir havanın esmesini sağlayacağız. Eskilerin dediği gibi, sen doğru ol, eğri belasını bulur." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, uluslararası kuruluşların ardı ardına Türkiye'de uygulanan ekonomi programını teyit eden, sadece faiz yükseltmeyle sorunları çözme üzerine kurulu sistemi eleştiren açıklamalar yaptığını söyledi.
Dünyanın önde gelen iktisatçıları ile Türkiye'deki vicdan ve izan sahibi ekonomistlerin de aynı çizgiye gelmeye başladığını dile getiren Erdoğan, "Türkiye'yi, diğer pek çok başlık gibi bu konuda da dünyada öncü bir yere getirmiş olmaktan memnuniyet duyuyoruz." ifadesini kullandı.
İçeride eser ve hizmet siyasetiyle, dışarıda ise Türkiye'nin itibarını yükseltecek diplomatik mekiklerle uğraştıklarını anlatan Erdoğan, "Birilerinin de buram buram riyakarlık, buram buram sinsilik kokan oyunlar peşinde koştuğunu görüyoruz." diye konuştu.
- "Güya günah çıkartıyor"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve partililerin Meclis Başkanlığına sunduğu başörtüsüyle ilgili kanun teklifine değinen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim ömrümüzü verdiğimiz bir mücadele neticesinde adım adım çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle ilgili, güya günah çıkartıyor, güya yeni bir teklif getiriyor. Gerçi, dün açıkladıkları kanun teklifiyle önceki akşam atıp tuttukları arasında dağlar kadar fark var ama yine de biz söz üzerinden gidelim. Doğrusu bu zatın niye böyle bir teklifle ortaya çıktığını anlamakta zorlandık. Çünkü biz, bir dönem zulüm düzeyine varan bu konuyu, her alanda ülke gündeminden çıkarttık. Ülkemizde şu anda üniversitelerde veya diğer eğitim kademelerinde böyle bir mesele var mı? Hayır.
Ülkemizde şu anda kamuda veya özel sektörde çalışan hakiminden akademisyenine, subayından polisine tüm hanım kardeşlerimizle ilgili böyle bir mesele var mı? Hayır. Türkiye bir dönem Meclis'e başörtüsüyle girdiği için, ey CHP senin yandaşın, fikir baban, düşünce baban şimdi ebedi alemde, kürsüden 'haddi bildirilmeye davet edilen' milletvekilleri görmüştü. Siz de Meclis'ten dışarı atmak için hep birlikte ayağa kalkıp alkışlamıştınız. Bugün milletvekillerimizle veya diğer konumlardaki seçilmişlerle ilgili böyle bir sıkıntı var mı? Hayır."
- "Başka ne hesap var?"
AK Parti, Cumhur İttifakı, Meclis ve hükümet olarak bu doğrultuda attıkları her adımın kazananının Türkiye, millet, fert fert her bir insan olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kemal doğru ol. Yanına bir iki tane başörtülü alıp onlara rozet takmakla bu işi çözdüğünü veya çözeceğini mi zannediyorsun? Dürüst ol, adam gibi dürüst ol. İstismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma. Bu zatın, artık yaşanmayan bir sorunla ilgili bir gece yarısı ortaya çıkıp kanuni düzenleme teklif etmesinin gerisindeki riyakarlığı görüyoruz da başka ne hesap var, onu da değerlendirmemiz lazım." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin ve Kılıçdaroğlu'nun başörtüsü meselesiyle ilgili yaklaşımlarını içeren kısa bir video izlettirdi. Tablonun gayet net bir şekilde ortada olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün Türkiye'nin gündeminde başörtüsü diye bir mesele, verdiğimiz mücadele ve yaptığımız düzenlemeler sayesinde, hamdolsun artık kalmamıştır." dedi.
- "Zorlama yorumlarla ülkemiz bu tartışmaların içine sokulmuştu"
Türkiye'de geçmişte "başörtüsü" diye utanç verici bir mesele yaşandıysa bunun tek müsebbibinin Kılıçdaroğlu'nun temsil ettiği CHP zihniyeti olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"İşin esasına bakılacak olursa, genelde kılık kıyafet ve özelde de başörtüsü meselesi, ne yasa ne Anayasa konusu olmaması gereken tabii bir haktır. Ne diyor? Devletin kurumlarına bu şekilde girilemez, devletin kuralları, kaideleri var. Bu ülkede başörtüsünü örten niye örtüyor? Rabb'imin emri olduğu için örtüyor bu seni neden rahatsız ediyor? Nasıl başı açık bir hanım kardeşimizin bu şekilde hayatın her alanında var olabilmesi için herhangi bir yasa ve Anayasa düzenlemesi gerekmiyorsa, aynı durum başörtülü kardeşlerimiz için de geçerlidir. Hani herkesin her ağzını açtığında söze başladığı 'temel hak ve özgürlükler' diye bir kalıp var ya başörtüsü hakkı da işte bu kalıbın doğal bir parçasıdır. Ama ülkemizde, milletimizin inancına, değerlerine, tarihine, kültürüne düşman olan CHP faşizmi, geçmişte bürokratik vesayetle ve darbecilerle el ele vererek, önümüze böyle bir sorun çıkarmıştır. Ortada böyle bir yasağa mesnet teşkil edecek ne bir Anayasa, ne bir yasa hükmü olmamasına rağmen, zorlama yorumlarla ülkemiz bu tartışmaların içine sokulmuş, insanlarımız mağdur edilmişti."
Kamuda, üniversitelerde herhangi bir kanuni temeli olmadan bir günde uygulama değiştirten, insanları mağdur eden mekanizmanın perde gerisini işletenin CHP zihniyeti olduğunu dile getiren Erdoğan, "Aynı zihniyet, 1960 darbesini yaptırdıktan sonra, sırf siyasi iktidarı rahatça ele geçirebilmek için 'milletin adamı' olarak gönüllerde taht kuran Menderes'i darağacına göndermekte de tereddüt etmemişti. Rahmetli Özal'ın Türkiye'ye çağ atlatma çabalarının önüne en büyük engelleri de aynı faşist kafa çıkarmıştı. Bunun için biz eskiden beri mücadelemizi CHP zihniyetine karşı verdiğimizi söylüyoruz. Bu faşist kafa, kendi çıkarları için dün ülkemizdeki bir kısım insanların laiklik hassasiyetini istismar etmişti. Şimdi de aynı kafa milletimizin başörtüsü hassasiyetini istismarın peşindedir." değerIendirmesini yaptı.
Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:
"YÖK Başkanı hakkında, 'başörtüsü yasağını kaldırın' dediği için görevini kötüye kullanma iddiasıyla dava açanların başında Kılıçdaroğlu geliyordu."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kanun teklifi diye Meclis’e sundukları metin, sorunu hem tüm boyutlarıyla kucaklamaktan, hem de arzu edilen şekilde çözmekten çok uzaktır." diye konuştu.
Erdoğan, başörtüsü konusunda, "Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "5735 sayılı Anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, aksi yönde düzenleme yapılamayacağı kaydıyla yeniden çıkartalım." değerlendirmesini yaptı.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nın ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Başörtüsü konusunda anayasa değişikliği çağrısının geniş yankı uyandırdığı belirtilerek, "Kılıçdaroğlu sessiz ama CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, 'hayır' diyeceklerini açıkladı. Nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Olacağı buydu zaten, bunlar dürüst değil. Yasal düzenlemeye gerek yok çünkü şu anda zaten yasal teminat altında. Dürüstsen, samimiysen gel bu işi anayasal teminat altına alalım. Kaldı ki Anayasa'mızda bunu geniş manada teminat altına alan maddeler var. Ama bunu hak ve özgürlükler çerçevesi içinde açık, samimi; başörtüsü konusunu biz oraya oturtalım." ifadelerini kullandı.
"Dar mı yoksa geniş kapsamlı mı anayasa teklifinden mi bahsediyoruz?" sorusuna ise Erdoğan, "Ülkenin tüm kurumlarında, bu iş en geniş anlamda yer alacak şekilde... Anayasa Komisyonu ve Adalet Komisyonu üyelerimi şu anda çalıştırıyorum. Bu teklifimizi Meclise getireceğiz. Meclise getirdikten sonra o ne yapacak? Desteklemeyecek. Ne kadar samimi olduğu her zaman olduğu gibi meydana çıkacak." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sayın Kılıçdaroğlu, ikna odalarında kızlarımıza yapılan zulümden sen kurtulacağını mı zannediyorsun? Bunun hesabını kolay kolay veremeyeceksin." diye konuştu.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 2008'de MHP ile Meclis'te CHP zihniyetinin emrivakiye dayalı zulümlerinin önünü kesmek adına, başörtüsü tartışmalarını kökten çözecek bir Anayasa değişikliği yaptıklarını söyledi. Bu değişikliği, işin özü ve mantığı itibarıyla böyle bir düzenlemeye ihtiyaç olmamasına rağmen, sırf CHP faşizmini dizginlemek için yaptıklarını vurgulayan Erdoğan, "Meclisimizin tarihinde ender görülen bir uzlaşmayla hayata geçirdiğimiz Anayasa değişikliği birilerini öyle rahatsız etmişti ki, bunu '411 el kaosa kalktı' manşetiyle duyurmuşlardı." diye konuştu.
Erdoğan, bu düzenlemenin Anayasa Mahkemesince Anayasa'nın bu konuda kendisine tanıdığı sınırın ötesine geçerek verdiği kararla iptal ettiğini belirterek şunları söyledi:
"İptal edilmeseydi, Türkiye başörtüsü tartışmalarını ta o zaman gündeminden tamamen çıkarmış olacaktı. Bu değişikliği, iptali için büyük bir keyifle Anayasa Mahkemesine götüren kişi kimdi biliyor musunuz? Bizzat Kılıçdaroğlu'nun kendisiydi. İşte ismi, işte imzası. Kılıçdaroğlu, dürüst ol dürüst. Yalanların yetti.
Kılıçdaroğlu'nun iptal başvurusunda yer verdiği 'başörtüsünün çağdaş demokrasiye tehdit oluşturduğu, kamu düzenini, toplum huzurunu ve beraberliği zedeleyeceği' ifadeleri, hem bu şahsın alnına hem de demokrasi tarihimize kara bir leke olarak kazınmıştır. Aynı dönemde partimize açılan kapatma davasının gerekçelerinden biri de başörtüsü konusundaki özgürlükçü yaklaşımımızdı. Partimiz bu kapatma davasından kıl payı kurtulmuştu. O dönem aynı partinin başındaki zat 'Ankara'da hakimler var, savcılar var' diye de memnuniyetini ifade etmişti. Dönemin YÖK Başkanı hakkında 'Başörtüsü yasağını kaldırın.' dediği için görevini kötüye kullanma iddiasıyla dava açanların başında da kim geliyordu? Bu Kılıçdaroğlu. İşte ismi ve imzası. Kılıçdaroğlu, belgeyle konuşuyorum belgeyle. Senin imzalarınla konuşuyorum. Şimdi yanına birkaç tane başörtülü kardeşimizi öyle veya böyle aldatarak alıyorsun, onlarla beraber resim çektiriyorsun ve onlarla birlikte bu milleti aldatmaya gayret ediyorsun."
- "Benim kızlarım mağduriyetini çekti"
Kemal Kılıçdaroğlu'nun okullardan kamu kuruluşlarına kadar her yerde başörtüsü hakkını kadınlara vermek için yaptıkları tüm düzenlemelere karşı çıktığını ifade eden Erdoğan, "Kılıçdaroğlu, benim kızlarım bu işin mağduriyetini çekti. Ben, kızlarımın bir tanesini, üstelik de imam hatipte İstanbul'da okutamadım çünkü oradaki yönetim sıkıntılıydı. Türkiye'nin bir başka iline göndermek suretiyle oradaki okulda kızım imam hatip okulunu tamamladı. Bunun çilesini ben çektim. Kızlarımla, yeğenlerimle çektim. Ve imam hatip okulu, onun kapısında anneleri günlerce, aylarca nöbet tuttular. Çünkü polis verilen emre uyarak çocuklara maalesef istenmeyen müdahaleler yapıyordu. Bunları biz yaşadık. Şimdi 'Kanunlarla bu işi düzenleyelim, halledelim.' diyorsun. Sabırlı ol.
Bu zatın, her konu gibi, başörtüsü meselesinde de birbiriyle taban tabana zıt o kadar çok demeci var ki biz söylediklerine değil gerisindeki zihniyete bakmayı tercih ediyoruz. Kendisi bir proje olarak kaset kumpasıyla bulunduğu yere gelenlerin, elbette ülkenin ve milletin hayrına proje üretemezler. Ülkemizin pek çok kazanımdan haberdar olmadıkları veya gördükleri halde anlayamadıkları gibi, bu meseleyi de geriden takip ediyorlar."
Erdoğan, AK Parti'nin gerçekleştirdiği pek çok icraatı sanki yokmuş gibi vadetme veya kendileri yapmış gibi anlatma huylarının burada da kendini gösterdiğini vurgulayarak sözlerine şöyle devam etti:
"Dün söylediğini bugün inkar eden bu zatın, bugün söylediklerini yarın inkar etme potansiyelini, masadaki ortakları başta olmak üzere kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Bizim ise her zerresini yaşayarak bildiğimiz gerçek şudur: Hükümetlerimiz dönemlerinde, inanç, köken, meşrep alanlarındaki tüm özgürlükleri CHP'ye rağmen hayata geçirdik. Başörtüsü meselesi başta olmak üzere inanç ve ibadet özgürlüğü alanındaki tüm engelleri onlara rağmen aştık. Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Bizim 'Kürt meselesi' diye bir sorunumuz yok ki. Şu anda benim kabinemde iki tane Kürt arkadaşım var. Bizim böyle bir derdimiz yok ama sende bu noktada dert çok çünkü dürüst değilsin. Her numara var. Akşam yalan, sabah yalan. Türkiye düşmanlığının kanlı ve sinsi araçları... Terör örgütlerinin tepelerini onlara rağmen ezdik. Bu da terör örgütlerinin temsilcileriyle Ankara'dan İstanbul'a dirsek dirseğe yürüdü. Hadi buna da yalan de."
- "Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma projelerini akamete uğratıyoruz"
Hayat tarzları üzerinden milleti birbirinden düşürme çabalarının önünü onlara rağmen kestiklerini belirten Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki cuma günü yeni bir adımını atacağımız çalışmalarla Alevi kardeşlerimizi ülkemizden koparma projelerini de onlara rağmen akamete uğratıyoruz." diye konuştu.
Girdikleri her seçimde birinci çıkmalarının gerisinde CHP faşizminin insanların ruhunda açtığı derin yaraların izlerini silmelerinin önemli payı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Türkiye Yüzyılı" vizyonuyla demokrasi ve kalkınma hayallerini en üst düzeyde hayata geçirmeyi sürdüreceklerini kaydetti.
Erdoğan, laiklik ve başörtüsü konularının ve ülke ve millet meselelerinin "CHP faşizminin" umurunda olmadığını ifade ederek şöyle konuştu:
"Bunların, hastalıklı bir saplantı olan faşizmlerini her devirde farklı renklere boyayarak yapmak istedikleri tek şey, ülkemizi siyasi olarak bağımlı ve milletimizi refah olarak geri bırakarak, kendi gizli iktidarlarını sürdürmektir çünkü CHP faşizmi, cehaletten, geri kalmışlıktan, yoksulluktan, emperyalizmin ileri karakolu gibi çalışmaktan beslenir. Gençlerimizin eğitim, istihdam, üretim yoluyla kendilerine ve ülkelerine hayırlı insanlar olarak yetişmeleri, bu zihniyete en büyük tehdittir.
Sayın Kılıçdaroğlu, senin üst düzey yöneticilerin üniversitelerimizde ikna odalarını kurmadılar mı? Bu ikna odalarından isim kızlarımızın başlarındaki örtüleri çıkartmadılar mı? Az önce izledik. Bu kızlar bizim kızlarımız. Başörtülerini çıkartmak suretiyle ikna odalarına sokmadılar mı? Ve bunlara yapılan zulümden sen kurtulacağını mı zannediyorsun. Bunun hesabını kolay kolay veremeyeceksin. Onlar da veremeyecek. Ve onların benzerleri ne yazık ki bu ülkede hala var. Belediye başkanıyım, bunlardan bir tanesi, ismini vermeyeceğim, gerek yok, propaganda olur. 'Benim anam başörtülü' dedi. Dedim 'ananın başörtüsü beni ilgilendirmiyor, beni kızlarımızın başörtüsü ilgilendiriyor, sen önce onun hesabını ver.' İstanbul Üniversitesinin Rektörü olacaksın ananın başörtüsünü bana örnek olarak vereceksin. Bu üniversiteye girecek kızlarımızın başörtüsü bizi ilgilendiriyor. Böyle zulmetmediler mi, bu zulmü yapmadılar mı? Vatandaşlarımızın vesayet güçlerinin baskılarından, terör örgütlerinin saldırılarından, küresel sömürgecilerin pençelerinden emin bir şekilde hayatlarını sürdürmeleri, bu zihniyetin kabusudur. Devlet kurumlarının her birinin kendi görev ve sorumluluk alanı çerçevesinde milletimize hizmet ederek anayasal sınırlarının dışına çıkmaması, bu zihniyetin köklerinin kurumasıdır. Biz, demokrasi ve kalkınma devrimlerimizle CHP zihniyetinin, CHP faşizminin gizli iktidarına da son verdik."
- "Taktik adım olarak görüyorum"
CHP hastalıklı zihniyetinin millete dayatmada hevesinden vazgeçmediğini ve anlaşılan vazgeçmeyeceğini söyleyen Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun son teklifini de bu çerçevede bir taktik adım olarak gördüğünü kaydetti.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 2010'da verdiği bir röportajda, başörtüsü meselesinde kendilerini yasa değişikliğiyle çözüm bulmaya çalışmakla itham ettiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu'nun yasa değişikliğine karşı önerdiği çarenin de sorunun uygulamada çözülmesi olduğunu ifade eden Erdoğan, "Aradan geçen 12 yılın ardından, bir gece vakti aklına, geçmişteki bir televizyon programında muhatabının 'çul' diyerek hakaretler savurduğu ve kendisinin de dudağını büzerek 'bir metrekarelik bez parçası' diye onu teyit ettiği başörtüsü gelmiş. Bay Kemal, bir metrekarelik bez parçası, moderatör 'çul' diyor, sen de bez parçası diyorsun. Ne farkınız var birbirinizden. Al birini vur öbürüne." dedi.
- "Kanun teklifi, sorunu arzu edilen şekilde çözmekten uzak"
Kanun teklifi diye Meclise sunulan metnin sorunu tüm boyutlarıyla kucaklamaktan, arzu edilen şekilde çözmekten çok uzak olduğunu vurgulayan Erdoğan, tam tersine, geçmişte olduğu gibi kötü niyetli yorumlar eliyle yeni yasakların dayanağı haline bile gelebileceğini vurguladı.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği teklifi daha öte bir teklifle mukabele edeceğini ifade ederek şöyle konuştu:
"Eğer dürüstsen, eğer samimiysen, şayet bu zat temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati şekilde çıkarmakta samimiyse, şayet bu zat, gençlerimizin en büyük hassasiyetleri olan özgürlük alanlarından biri konumundaki bu meselenin ahdi temelini güçlendirme sözünün arkasındaysa... Gelin çözümü yasa değil Anayasa düzeyinde sağlayalım. Üstelik bu konuda elimizde, Cumhur İttifakı olarak başlattığımız girişimle Meclisimizin 2008 yılında ortaya koyduğu bir irade de mevcuttur. AK Parti ve MHP olarak o dönemde hazırladığımız 5735 sayılı Anayasa değişikliği teklifini, kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı, uygulamaya gidilemeyeceği açık kaydıyla birlikte yeniden çıkartalım."
Bugün Meclis'te basit çoğunlukla çıkan bir yasayla verilen hakkın, yarın bir başka Meclis denkleminde aynı şekilde alınabilmesinin de mümkün olduğunu aktaran Erdoğan, mesele Anayasa düzeyine taşındığında daha kalıcı, daha sağlam bir iş ortaya çıkacağını kaydetti.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na, "Dürüstsen, samimiysen, adam gibi adamsan gel bunu böyle yapalım. 6'lı masada yanında seni destekleyen arkadaşların da var ya; İşte hep beraber gelin bu işi bu şekilde çıkaralım." diyerek seslendi.
Böylece CHP'ye, 14 yıl sonra, üzerindeki utanç lekelerinden en azından birini temizleme fırsatı vermiş olacaklarını belirten Erdoğan, teklifinde samimi olup olmadığının Kılıçdaroğlu'nu ilgilendirdiğini söyledi.
Erdoğan, demokrasiye ve milli iradeye saygı gereği, ağızdan çıkan söze göre kendi tekliflerini sunduklarını ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:
"Ben arkadaşlarıma talimatı bugün burada veriyorum. Adalet Bakanı'm başta olmak üzere, aynı şekilde Anayasa Komisyonu'ndaki arkadaşlarım hep birlikte çalışmalarını süratle hazırlayacaklar, önümüze getirecekler. Gerisi CHP ve başındaki zatın bileceği iştir. Hatta bununla kalmayalım, kadının ve erkeğin birlikteliğinden oluşan aile kurumumuzu da güçlendirerek geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak ilave değişiklikler de yapalım. Tabii bizim hayalimiz olan, ülkemizi yeni, sivil, özgürlükçü bir anayasaya kavuşturma hedefimiz bakidir. İnşallah, 2023'ten sonra böyle bir anayasayı da konuşacağımız iklime hep birlikte kavuşacağız."
Öte yandan Erdoğan'ın, başörtüsüne yönelik anayasa değişikliği çağrısı partililerce ayakta alkışlandı.
(AA)