Bakan Varank, Bölgesel Kalkınma Dergisi'nin Tanıtım Toplantısında Konuştu

"Gayrisafi yurt içi ARGE harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre 26 milyar 965 milyon lira artarak 81 milyar 922 milyon liraya yükseldi" "2002'de ARGE harcamalarının sadece yüzde 35'ini özel sektör yaparken bugün Türkiye'deki ARGE harcamalarının yüzde 70'ini özel sektör gerçekleştiriyor" "2002'de Türkiye'de tam zamanlı ARGE alanında istihdam edilen vatandaşlarımızın sayısı 29 bindi, bugün 221 bin tam zamanlı araştırmacı ülkemizde emek harcıyor"

GÜNCEL
Giriş Tarihi : 19-10-2022 14:37
Bakan Varank, Bölgesel Kalkınma Dergisi'nin Tanıtım Toplantısında Konuştu

  Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, gayrisafi yurt içi AR-GE harcamasının 2021 yılında bir önceki yıla göre 26 milyar 965 milyon lira artarak 81 milyar 922 milyon liraya yükseldiğini ifade etti.

Varank, Kalkınma Ajansları Genel Müdürlüğünce hazırlanan Bölgesel Kalkınma Dergisi'nin tanıtım toplantısına katıldı.

Bakan Varank, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen toplantıdaki konuşmasında, ülkelerin ortak hedefinin topyekun ve sürdürülebilir kalkınmayı yakalamak olduğunu söyledi.

Kalkınmanın ülkeler için üretimin, milli gelirin, ekonomik, siyasi ve sosyal refahın artması anlamına geldiğine işaret eden Varank, bu kapsamda bölgesel kalkınmanın da özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için çok önemli olduğunu bildirdi.

Varank, bölgesel kalkınmanın, ekonomik ve sosyal yapıyı iyileştirerek kaynakların etkin dağıtılmasına ve bölgeler arasında refah seviyesi farkının azaltılmasına imkan sağladığına dikkati çekerek, "Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, 20 yıl gibi bir ülke tarihi açısından kısa sayılabilecek dönemde Cumhuriyet tarihinin tamamında atılmamış adımları atmak, görülmemiş kalkınma hamlelerini hayata geçirmek bizlere nasip oldu. Eğitimden sağlığa, sanayiden teknolojiye, ulaşımdan kentleşmeye birçok alanda ciddi atılımlar gerçekleştirdik." dedi.

Varank, uzman kadrolarla birlikte sahaya inerek, yerel idareler, vatandaşlar, sektör temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve diğer tüm paydaşlarla iş birliği yaparak öncelikle ihtiyaçları belirlediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bölgelerimizin potansiyelini harekete geçirmek için yoğun mesai harcıyoruz. Bugüne kadar kamu, sivil toplum ve özel sektörden 25 bine yakın kalkınma odaklı projeye 15 milyar liranın üzerinde destek sağladık. Hangi politikayı, nasıl uygulayacağınız ne kadar önemliyse bunu nerede uygulayacağınız da bir o kadar önemli. Bu doğrultuda, Türkiye'de yapılmış en kapsamlı araştırmalardan birisi olan 'Türkiye'de Kentsel ve Kırsal Yerleşim Sistemleri Araştırması'nı' Bakanlık olarak hayata geçirdik."

Yine mekansal odaklı yapılan analizlerden bir diğerinin de Sosyoekonomik Gelişmişlik Sıralaması Araştırmaları (SEGE) olduğuna işaret eden Varank, SEGE’de de bölgelerin, illerin ve ilçelerin sosyoekonomik gelişmişliklerini istatistiksel veri analiziyle ölçüp karşılaştırdıklarını ifade etti.

- 22 üniversite ihtisaslaştı

Söz konusu araştırma ve programlarını hayata geçirirken iş birliği yaptıkları kurumların başında da üniversitelerin geldiğini belirten Varank, strateji ve planlama çalışmalarında üniversitelerin birikiminden azami seviyede istifade ettiklerini anlattı.

Varank, 2016'da "Üniversitelerin Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı"nı başlattıklarını anımsatarak, bu kapsamda sağlık teknolojilerinden ormancılığa, makine ve imalat teknolojilerinden tekstil, dericilik ve seramiğe kadar farklı alanlarda şu ana kadar 22 üniversitenin ihtisaslaştığını dile getirdi.

Bakanlık tarafından hayata geçirilen Girişimci Bilgi Sistemi'ne (GBS) de değinen Varank, bunun kamu kurum ve kuruluşlarının kendi görevleri kapsamında topladıkları idari kayıt verilerinden oluşan bir bilgi sistemi olduğunu bildirdi.

Varank, bu sistemde 3 milyonu aşkın şirketin 8 farklı kurum bünyesindeki 500'den fazla başlığa ait verisinin bulunduğu bilgisini vererek, GBS ile araştırmacılara ekonomik, sektörel, bölgesel ve etkinlik ölçümüne yönelik güvenilir verilerin bulunduğu muazzam bir bilgi kaynağı sunduklarını anlattı.

Halihazırda ulusal ve uluslararası çok sayıda kurum, kuruluş ve araştırmacının yayımladıkları makalelerde, raporlarda ve eserlerde GBS'yi kaynak olarak kullandığını belirten Varank, tüm akademisyenlerin Bakanlık yerleşkesinde bulunan Çalışma ve Araştırma Merkezindeki mikro verileri kullanarak çalışmalar yürütebileceğini söyledi.

- "Dergi, bölgesel kalkınma alanında çalışanlar için referans kaynak"

Varank, bölgesel kalkınma alanında hem masada hem de sahada oldukça yoğun bir mesai harcadıklarına işaret ederek, "Bölgesel Kalkınma Dergimiz, bölgesel kalkınma alanında çalışan ya da çalışmayı düşünen araştırmacılarımız için adeta bir referans kaynak olarak hizmet edecek. Şu an makaleler toplanmaya başlandı. İlk sayıyı arkadaşlarımız ocak ayında yayınlamayı düşünüyor." diye konuştu.

Dergide bölgesel kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel farklı boyutlarını içeren makalelere yer verileceğini vurgulayan Varank, derginin açık erişimli ve hakemli olarak üçer aylık dönemler halinde yayımlanacağını dile getirdi.

- "Her platformda iki yüzlülüklerini onların yüzlerine vuruyoruz"

Varank, dünyanın bir türbülanstan geçtiğini ve ülkelerin rotalarını şaşırmamak için farklı politikaları hayata geçirdiğini kaydederek, bu kapsamda bölgesel kalkınmanın da dünyanın odaklandığı alanlardan biri olduğunu bildirdi.

Ülke olarak dünya genelindeki otomasyon, Endüstri 4.0, yeşil ekonomi, sürdürülebilir ve döngüsel ekonomiye yönelik yol haritalarını belirlediklerine ve gerekli tedbirleri aldıklarına işaret eden Varank, özellikle özel sektör anlamında Türk müteşebbislerin farkındalığının çok yüksek olduğuna dikkati çekti.

Varank, Türkiye'nin yenilik ve dönüşüm için gayret gösterdiği bu dönemde, Batı'nın ortaya koyduğu birtakım kuralları kendisinin ne kadar kolay çiğneyebildiğinin herkes tarafından görüldüğünü belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"Yeşil dönüşümle ve iklim değişikliğiyle ilgili en önemli konulardan biri karbon salınımı. Biz yıllarca Avrupa Birliği (AB) ile 'Siz bu kömür santrallerini kapatacak mısınız, kapatmayacak mısınız?' tartışması yaptık. Bize parmak salladılar, 'Bu kömür santrallerini kapatmanız lazım, bunların çevreye etkisi çok fazla' dediler ama bugün geldiğimiz noktada AB ülkeleri kendi kömür santrallerini tekrar açmaya başladılar. Demek ki zor oyunu bozuyormuş. Bu manada biz kendimizi güncelliyoruz, iklim değişikliğiyle ilgili tedbirleri alıyoruz ama bunu birileri bize söylediği için değil, ülkemiz bunları hak ettiği için yapıyoruz. Her platformda bu iki yüzlülüğü onların yüzlerine vuruyoruz."

Varank, zamanında nükleer enerjinin "Çok tehlikeli bir enerji" türü olarak nitelendirildiğini hatırlatarak, AB'nin artık nükleer enerjiyi temiz olarak kabul etmeye başladığını bildirdi.

- AR-GE istatistikleri

İktidara geldikleri yıldan bu yana Türkiye'de AR-GE ve araştırma ekosistemini adeta sıfırdan inşa ettiklerini vurgulayan Varank, katma değerli üretimin anahtarının araştırma ve inovasyondan geçtiğinin farkında olarak yatırım yaptıklarını aktardı.

Varank, iktidara geldiklerinde Türkiye'de kağıt üstünde 2 teknopark olduğunu ve buralarda sadece 650 çalışan bulunduğunu ifade ederek, bugün ülke genelinde 94 teknopark ve 80 bin araştırmacının buralarda AR-GE faaliyetleri yürüttüğünü anlattı.

Türkiye'nin sıfırdan nasıl bugünlere gelindiğinin TÜİK'in bugün yayınladığı AR-GE'ye yönelik istatistiklerine bakarak görülebileceğine dikkati çeken Varank, şunları kaydetti:

"Gayrisafi yurt içi AR-GE harcaması 2021 yılında bir önceki yıla göre 26 milyar 965 milyon lira artarak 81 milyar 922 milyon liraya yükseldi. Bir önceki yıla göre AR-GE harcamalarının gayrisafi hasıla içindeki oranı 1,09'dan 1,13'e çıktı. Biz 2002 yılında ülkeyi teslim aldığımızda AR-GE harcamalarının milli gelire oranı binde 5'ti. Bugün ise AR-GE harcamalarını 2 kat artırdık. Sağlıklı olan özel sektörün bu alanlara daha çok yatırım yapması. 2002'de AR-GE harcamalarının sadece yüzde 35'ini özel sektör yaparken bugün Türkiye'deki AR-GE harcamalarının yüzde 70'ini özel sektör gerçekleştiriyor. İşte bu da bize doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Yine tam zamanlı AR-GE personeli sayısına baktığımızda 2002'de Türkiye'de tam zamanlı AR-GE alanında istihdam edilen vatandaşlarımızın sayısı 29 bindi, bugün 221 bin tam zamanlı araştırmacı ülkemizde emek harcıyor. Geçen seneye göre bile 21 binlik artış var."

 

 

(AA) 

Emra Can YILDIRIMEmra Can YILDIRIM

YORUMLAR
ÇOK OKUNANLAR