CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bugün 21'inci yüzyılın Türkiye'sinde ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir." dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin kuruluşunun 99'uncu yılı dolayısıyla düzenlenen Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında konuştu.
Sabah Anıtkabir'i ziyaret ettiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, genç bir ülke için bir siyasal partinin 99'uncu yılını kutlamasının, hem cumhuriyet hem de dünya siyaset tarihi açısından son derece önemli olduğunu söyledi.
Anıtkabir ziyaretine katılan 99 gencin PM'nin açılışında da bulunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, toplantıya katılan gençleri, "Büyük bir çınarın, genç filizleri" diyerek selamladı.
CHP'li olmanın sıradan bir olay olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Her şeyden önce CHP'li olmak demek, vatanseverliktir. CHP'li olmak demek demokrasiyi koşulsuz savunmaktır. CHP'li olmak demek, kadın erkek eşitliğini savunmaktır. CHP'li olmak demek, hukukun üstünlüğünü savunmaktır. CHP'li olmak demek, her türlü adaletsizliğe karşı çıkmaktır ve Cumhuriyet Halk Partili olmak demek her şeyden önemlisi yürekli olmak demektir. Bütün olumsuzluklara karşı dik ve onuruyla yürüyen kişi demektir. Biz bunu Gazi'den öğrendik. En zor koşullarda bile Kuvayımilliye ile Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukukla birlikte mücadeleyi yaptılar. En zor koşullarda Cumhuriyeti kurdular. O nedenle CHP'li olmak sıradan bir olay değildir. Aramıza tekrar hoş geldiniz, şeref verdiniz sizlerle onur duyuyoruz."
Hangi koşullarda cumhuriyetin kurulduğunun iyi bilinmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, Çanakkale Savaşları'na atıfta bulundu.
"Çanakkale Geçilmez" sözünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Çanakkale'de mücadele eden hem Gazi Mustafa Kemal Atatürk hem silah arkadaşları her karış toprak için hayatlarını verdiler, kanlarını döktüler. Ve Çanakkale'yi 7 düvele karşı geçilmez kıldılar." dedi.
Bu galibiyetten 2 yıl sonra "geçilmez" denilen Çanakkale'nin bir kişinin iradesiyle geçilir hale geldiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"O, Çanakkale'yi geçemeyenler bir kişinin iradesiyle Çanakkale Boğazı'nı aştılar ve geldiler, Dolmabahçe'nin önünde demirlediler. Ama bir kişi daha vardı. Yıldırım Orduları Komutanı'ydı. İskenderun Hatay'dan geldi Haydarpaşa Limanı'na indi, karşıya geçerken düşman gemilerini gördü, kullandığı cümle tarihin cümlesidir, 'Geldikleri gibi gidecekler' diye. Niye anlattım? Bir devlet bir kişinin iradesine teslim edilemez. 7 düvele karşı mücadele edip Çanakkale'yi geçilmez kılanlar orada yatarken, bir kişinin iradesiyle. Aynı gemiler aynı askerler, aynı kuvvetler bir kişinin iradesiyle geliyorlar ve Osmanlı'yı işgal ediyorlar. Onun için bir kişinin iradesinin bir topluma hangi felaketlere yol açtığını öğrenmek istiyorsanız, iki Çanakkale'ye bakacaksınız. Bugün geldiğimiz noktada devletin bir kişiye teslim edildiğini biliyoruz bir kişiye. Yasama, yargı ve yürütme yok, demokrasi yok, askıda. Çetelerin kol gezdiği bir Süreci yaşıyoruz. O nedenle her birimizin bu ülkeye karşı sorumluluğu var. Tarihimize karşı sorumluluğumuz var."
Kurtuluş Savaşı öncesinde tifo ve diğer hastalıkların kol gezdiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, 400 bin askerin hastalıktan öldüğünü, ordudaki sıtma vakasının ise yüzde 40'lar seviyesinde olduğunu ifade etti.
Atatürk'ün o dönemi, "Uçurumun kenarında yıkık bir ülke, türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar, yıllarca süren savaş ve yorgun düşen bir toplum ve bağımsızlığını kazanan bir ülke. Sevr'i yırtıp atıp Lozan'da bağımsızlığımızı bütün emperyal güçlere onaylatan bir ülke." diyerek tanımladığını aktaran Kılıçdaroğlu, "Bu ülkeyi kuranlara karşı bizim sorumluluğumuz var. Bizim borcumuz var onlara karşı. 99 yıldır bu partide görev alan herkes bu mücadelenin bir parçası oldu, bundan sonra da gelecek kuşaklar da bu mücadelenin bir parçası olacaklar. Neden bu mücadelenin bir parçası olacaklar? Çünkü Gazi Mustafa Kemal Atatürk bize 'çağdaş uygarlığı yakalayacaksınız ve onu açacaksınız' dedi ve bizim yediden yetmişe her birimizin temel hedefi çağdaş uygarlığı yakalamak ve onu aşmaktır. Onu aşacağız, onu sizler açacaksınız. Sizler mücadele edeceksiniz." şeklinde konuştu.
- "Savaş sürerken Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurdu"
Amasya Tamimi'nin çok önemli olduğunu ve bütün gençlerden onu iyi okuyup anlamalarını isteyen Kılıçdaroğlu, Atatürk'ün daha bağımsızlık mücadelesi sürerken 1921'de Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurduğunu anlattı.
"O genç Türkiye Cumhuriyeti daha Cumhuriyet ilan edilmeden önce o çocukları sahiplendi." diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu ne demektir? O genç Cumhuriyet aynı zamanda bir sosyal devlet demektir. Yoksula kol kanat geren devlet demektir. Kendi evlatlarını düşünen devlet demektir. En zor koşullarda bunları yaptı. Daha sonra 19 Ocak 1923 Mustafa Kemal'in çok güzel bir cümlesi vardır. 'Yeni Türk devleti cihangir bir devlet olmayacaktır.' Yani savaşçı bir devlet olmayacaktır. 'Fakat yeni Türkiye iktisadi bir devlet olacaktır.' Çünkü ekonomik kalkınma savaşını başlatmak zorundaydı. Eğer siz ekonomik bağımsızlığınızı sağlayamazsanız, siyasal bağımsızlığını koruyamazsınız. Ekonomik bağımsızlığı sağlamanın yolu dışarıya el avuç açan bir Türkiye görüntüsü vermemektir. Dışarıya el avuç açarsanız 'bana para verin' diye dilenirseniz, size siyasal koşullarını dayatırlar. Bugün 21'inci yüzyılın Türkiye'sinde ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. Dışarıdan para gelmezse ülkeyi yönetemeyeceklerini görüyorlar. Düne kadar kızdıkları, küfür ettikleri kişilerin ayağına gidiyorlar. Milli Kurtuluş savaşını veren bir gelenekten gelen bu partinin mensupları olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devletini yönetenlerin birilerine el avuç açmasını asla doğru bulmuyoruz ve kabul etmiyoruz."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tarihin CHP'lilere yüklediği ciddi bir görev var. Bu görevi beraber yerine getireceğiz. Bizim yaşamımızda korku yoktur. Olamaz zaten. Her CHP'li cesur olmak zorundadır." dedi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin kuruluşunun 99'uncu yıl dönümü dolayısıyla Genel Merkez'de düzenlenen Parti Meclisi (PM) toplantısının açılışında konuştu.
Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonra İzmir İktisat Kongresi'ni topladığını anımsatan Kılıçdaroğlu, devletin doğrudan ekonomiye girmesi gerektiğine karar verildiğini söyledi.
Ülkenin kısa sürede demir ağlarla örüldüğünü ve fabrikaların kurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, çiftçiyi rahatlatmak için Aşar Vergisi'nin kaldırıldığını anlattı.
İnsanlar kendi kutsal kitaplarını okurken anlayabilsinler diye 1925'te Kur'an'ın Türkçe mealinin hazırlanmasıyla ilgili, Türkiye Büyük Millet Meclisine verilen bir önergenin kabul edildiğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Suçluyorlar ya hani, bu tarihi özellikle verdim. Suçlayan insanlarda biraz vicdan olmalı, biraz ahlak olmalı, biraz erdem olmalı, biraz bilgi olmalı." diye konuştu.
1925'te Kayseri'de uçak fabrikasının temelinin atıldığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, 1928'de millet mektepleri açılarak bir yılda 800 bin kadın ve erkeğe okuma yazma öğretildiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, 1928'de küçük bir köy olan Kırıkkale'de entegre savunma sanayinin temellerinin atıldığını, 1929'da topraksız köylülere toprak verilmesi ile ilgili kanunun kabul edildiğini, 1930'da ise kadınların yerel seçimlere girme hakkının tanındığını hatırlattı.
Ülkenin kendi parasını basması için 1930'da Merkez Bankasının kurulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 1932 yılında ise ilk Türkçe hutbenin Süleymaniye Camisi'nde okunduğunu anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Diyeceksiniz ki 'Çok mu önemli?' Çünkü bütün hutbeler Arapça okunuyordu ama vatandaş Türkçe biliyor. Şu öngörüye bakar mısınız? Şu inanca bakar mısınız? Şu sevgiye bakar mısınız?" değerlendirmesinde bulundu.
1 Aralık 1933'te ilk 5 yıllık sanayi planının yürürlüğe konulduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, 1934'te Kayseri'den kalkan ilk uçağın Ankara'ya indiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "O genç Cumhuriyet, o fakir Cumhuriyet, o inançlı insanlar, o yürekli insanlar bunu yaptılar. 1940'lı yıllarda dünyaya uçak ihraç eden 5 ülkeden birisi de Türkiye'dir. 5 Aralık 1934'te kadınlara milletvekili olma hakkı da verildi. İsviçre'den, İtalya'dan, İngiltere'den önce verildi. 1936, Elmalılı Hamdi Yazır'a Kur'an meali hazırlatıldı. Tam 9 cilt. Bugün hala bu konuda en yetkin kitaptır, en yetkin çalışmadır. 11 Ağustos 1937, Haliç'te ilk Türk denizaltısının omurgasının yerleştirme töreni yapıldı. Kendi denizaltımızı 1937 yılında yapmaya başladık." ifadesini kullandı.
1940'ta Batman'da petrol bulunduğunu, ayrıca Köy Enstitüleri'nin kurulduğunu, genç Cumhuriyetin 1944 yılında Osmanlı'nın son borcunu ödediğini kaydeden Kılıçdaroğlu, atılan her adımda tutarlılık bulunduğunu ve devlet geleneği oluşturulduğunu, daha birçok alanda fabrikalar açıldığını, yatırımlar gerçekleştirildiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, 22 Haziran 1947'de Türkiye'nin 100 milyon dolar Marshall Yardımı aldığına işaret ederek sözlerini şöyle sürdürdü:
"22 Eylül 1947, Türkiye Cumhuriyeti'nin 176 ton altını olduğu açıklandı Merkez Bankası tarafından. O Cumhuriyeti düşünebiliyor musunuz? Fabrikalar, yollar, köprüler, okullar, sanayi kuruluşları, savunma sanayi, demir çelik işletmeleri, Etibanklar, Sümerbanklar, bunların tamamı yapıldı. Osmanlı'nın borcu son kuruşuna kadar ödendi ve devletin hazinesinde 176 ton altın var. 27 Ocak 1954, Köy Enstitüleri kapatıldı. 14 Temmuz 1958, IMF'ye ilk niyet mektubu verildi, 4 Ağustos 1958, Türkiye moratoryum ilan etti. Bugün bu tarihi bilmeniz gerektiği için bu kadar ayrıntıya girdim. Okullarımızda bizim tarihimiz çocuklarımıza doğru öğretilmiyor. Verdiğimiz mücadele de doğru öğretilmiyor. Ekonomik bağımsızlığınızı sağlayamazsanız Türkiye'yi büyütemezsiniz. Emperyal güçlerin talepleri doğrultusunda iş yaparsanız başınız hep belaya girer. Genç arkadaşlarım şunu unutmasınlar, hiçbir emperyal güç, ateşi kendi eliyle tutmaz, maşa kullanır. Bugün geldiğimiz noktada emperyal güçlerin mevcut yönetimi nasıl kullandığını çok iyi biliyoruz."
- "Her CHP'li cesur olmak zorundadır"
Tarihin kendilerine yüklediği ciddi bir sorumluluk olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bu görevi şu anda beraber yerine getireceğiz. Bizim yaşamımızda korku yoktur. Olamaz zaten. Her CHP'li cesur olmak zorundadır. 'Cesuruz' diyeceksiniz. Hiçbir güce boyun eğmeyeceğiz. Boyun eğemeyiz biz. Kuvayimilliye ruhunun Cumhuriyet Halk Partililerin genlerinde olduğunu, bütün arkadaşlarımın bilmesini isterim. Bizim mücadelemiz bir hak mücadelesidir, bağımsızlık mücadelesidir. Aynı zamanda bir halk mücadelesi. O nedenle genç arkadaşlarım, üstlendiğiniz görev sıradan bir görev değildir." şeklinde konuştu.
Cumhuriyet'in 100'üncü yılına girdiklerini belirten Kılıçdaroğlu, "Bizi tarih yeniden göreve davet ediyor." dedi.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Her birinizin tarih karşısında sorumluluğu var. Öyle, 'Geldiler bize baskı kurdular, biz geri adım attık.' bizim kitabımızda yoktur o. Biz öyle görmedik, öyle duymadık. Öyle işitmedik, öyle de yaşamadık. Mücadeleyse sonuna kadar mücadele, kararlılıkla mücadele. Bu kararlı mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Birileri beşli çeteleri, kendi medyasını harekete geçirebilir. Yolsuzluk yapanları harekete geçirebilir. Haramileri harekete geçirebilir. Onların yedi düveli dahi gelse bir adım, bir santim dahi geri adım atmayacağız. Her türlü hakaret, her türlü iftira yapıldı. Linç girişiminde bulunuldu. Kurşunlar atıldı, öldürülmek istendik ama dikkat edin tek geri adım atmadık. Çünkü biz Mustafa Kemal'in öğretisinden geliyoruz. Bu ülkeye bağımsızlığı sağlayacağız ve bu ülkeyi büyüteceğiz. Yine her fabrika bu ülkede bir kale olacak.
Bizim temel özelliklerimizden birisi de hiç kimsenin kimliğini sorgulamayız, inancını sorgulamayız, yaşam tarzını sorgulamayız. Ona insan olarak bakarız, onun var olan bütün sorunlarını çözme konusunda da her türlü çabayı gösteririz. Biz bu anlayışla ülkemizi yönetmek istiyoruz. Bizim bir başka görevimiz daha var. Vatandaştan toplanan her kuruş verginin hesabını topluma vermeyi onurlu bir görev kabul ederiz. Beytülmale el uzatmayız, kul hakkı yemeyiz biz. Kul hakkı yiyenlerin din propagandası yaptıklarını gayet iyi biliyoruz. Haramilerin ne yaptığını da biliyoruz. Çetelere hangi imkanların sağlandığını da biliyoruz. Türkiye'yi gerçek anlamda demokrasiye kavuşturacağız. Yani Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandıracağız."
- "Kalkınma mücadelemiz aynı şekilde örnek alındı"
Kurtuluş Savaşı sırasında verilen bağımsızlık mücadelesinin mazlum ülkeler tarafından da örnek alındığını anlatan Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyeti kurduktan sonra da bütün mazlum milletlerin cumhuriyet kurduğunu görüyoruz. Bizim kalkınma mücadelemiz aynı şekilde örnek alındı. O nedenle tarihin bize yüklediği sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu bilmek zorundayız ve bu sorumluluğun gereğini yapmak zorundayız. Bizler bunu yaptığımız takdirde genç Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görevimizi yapmış olacağız." dedi.
Siyasetin zengin olma alanı değil halka hizmet etme alanı olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Eğer siz halkınıza hizmet etmeyip de cebinizi dolduruyorsanız, onları siyaset arenasından tasfiye etmemiz lazım. Tasfiyeyi kim yapacak? Demokratik yollarla halkımız yapacak. Anlatacağız bunu gittiğimiz her yerde, herkese anlatacağız. Herkesle konuşacağız, her kapıyı çalacağız, inançla anlatacağız. Sevgiyle anlatacağız. Türkiye'nin içinde bulunduğu koşulların doğru olmadığını anlatacağız. Eğer bu ülkenin gençleri geleceklerini dışarıda arıyorlarsa bir sorunumuz var demektir. Gençlere söyledim, bir daha söylüyorum, sizin hayallerinizin tamamı benim hedefim olacaktır. Bir şeyi daha unutmayın, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün genç Türkiye Cumhuriyeti'ni emanet ettiği grup gençler, başkası değil sizlersiniz. Ve sizler o mirasın sahiplerisiniz. O mirası büyütmek zorundasınız."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, konuşmasının ardından partiye üye olan gençlere rozetlerini taktı. Toplantı daha sonra basına kapalı devam etti.
(AA)