Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığının 2023 yılı bütçeleri, TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, bakanlıkların bütçeleri üzerine aleyhte söz alarak, AK Parti'nin canhıraş savunduğu bütçeyle vatandaşa hizmet etmenin mümkün olmadığını ileri sürdü.
Bütçenin üretim, istihdam, kalkınma ve yatırım bütçesi olmadığını savunan Karaduman, faize ayrılan bütçenin 2002'den 2020'ye 11 kat arttığını iddia etti.
Karaduman, CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya'nın, Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmayı büyük bir üzüntü ve hayretle takip ettiğini dile getirerek, "İnancımıza, ahlakımıza, insaf ve vicdana sığmayan menfur bir saldırı üzerinden toptancı bir yaklaşımla bütün cemaatleri, dernek ve vakıfları itham etmeye kalkışmak, ne adaletle ne izanla ne de vicdanla açıklanabilir." dedi.
Anadolu Gençlik Derneği'ni itham etmeye çalışmanın da kimsenin hakkı ve haddi olmadığını belirten Karaduman, Kaya'yı yanlıştan dönmeye ve kürsüde özür dilemeye çağırdı.
Yıldırım Kaya ise hiçbir inancı, düşünceyi asla aşağılamadığını ve aşağılamayacağını ifade ederek, şunları söyledi:
"Milli Eğitim Bakanlığıyla protokol yapan dernek ve vakıfların tamamına dönük eleştirel değil, bakana döndüm, dedim ki: 'Bu protokolleri iptal et, çünkü Milli Eğitim Bakanlığının 1 milyon 250 bin öğretmeni var, on binlerce çalışanı var; Milli Eğitim Bakanlığı kendi işini kendisi rahatlıkla yapabilir'. Vakıfların, derneklerin siyasal düşüncesi beni ilgilendirmiyor ama beni ilgilendiren, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinin hiçbir derneğe, hiçbir vakfa peşkeş çekilmemesi gerekir. Çok açık ve net şunu da söyleyeyim: Özellikle Anadolu Gençlik Derneğinin diğer derneklerle aynı özellikte olmadığının altını çiziyorum. Sözüm Anadolu Gençlik Derneğine değildir. Sözüm Milli Eğitim Bakanlığının imzaladığı protokolleredir."
Konuşmaların tamamlanmasının ardından soru cevap bölümüne geçildi.
- Adaların silahlandırılması
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ege Adaları'nın silahlandırılması konusunda bilgi vereceğini belirterek, Yunanistan'ın adaları 1960'larda silahlandırmaya başladığını anımsattı.
Türkiye'nin 1975'te nota verip protesto ettiğini dile getiren Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"İlk defa bizim iktidarımızda BM'ye gönderdiğimiz mektuplarda bu adaların, silahsızlandırılmış adaların, Yunanistan tarafından ihlalini gündeme getirerek, ilk defa bunların egemenliği ile ilişkilendirdik. Bunu biz yaptık. 1960'tan bugünlere kadar yapılmadı. 'BM'ye 3 tane mektup gönderdik' diyoruz. Şimdi biz bunu egemenlik ile bağdaştırıyoruz ve diyoruz ki; 'Eğer Yunanistan bu ihlali sonlandırmazsa, biz de gereğini yapacağız'. Siz de bize destek verin. 3 tane mektubu biz gönderdik. Yunanistan'ın cevapları demagoji, bizimki hukuki argümanlar. İşgal konusuna gelecek olursak; 1996, biraz önce 'Kardak' dedik, Utku Bey de söyledi. Arkadaşlar, 1996 Kardak krizinden sonra adaların hukuki ve fiili bir durumu oluşmamıştır. 96'daki Kardak krizinden, itiraz eden hükümet dahil ondan sonraki kurulan hükümetlerin burada bir sorumluluğu yoktur. Bu ne demektir biliyor musunuz? Bu çok açıktır. 1996'ya kadar ne olduysa oldu demektir. Ben sabahtan beri bunu anlatmaya çalışıyorum. Birazcık uluslararası hukuk biliyorsanız, birazcık vatanın, milletin hak ve çıkarlarını savunmak istiyorsanız, burada Yunanistan'ın eline koz verecek açıklamalara zorlamayın diyorum. Ben burada çıkarım, CHP'yi sonuna kadar belgelerle öyle bir rezil ederim ki ama bu benim milli çıkarlarıma yaramaz. Ben bunu anlatmaya çalışıyorum size."
CHP milletvekillerinin tepki gösterdiği Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Diyorum ki istesem CHP'yi eleştiririm ama benim milli çıkarlarıma ters diyorum. Şunu söylemeye çalışıyorum, burada AK Parti'yi suçlamaya çalışıyorsunuz. Burada günahı olmayan bir parti, iktidar varsa AK Parti iktidarları ve Cumhur İttifakı'dır ve 96'dan sonraki hükümetlerdir. Bu kadar açık konuşuyorum, bunun detaylarını Ünal Çeviköz'e sorun. Genel başkanınızın danışmanıdır, bizim de mensubumuzdur. O size bunu anlatsın. Gelip de burada ikide bir 'AK Parti'yi köşeye sıkıştıracağız' diye milli meselelerimizle ilgili yanlış bilgiler vermeyin lütfen."
Çavuşoğlu, HDP Grup Başkanvekili Hakkı Saruhan Oluç'a yönelik ise şöyle konuştu:
"(Bize biat eden Kürtler ya da biat etmeyen Kürtler) diye bir ayrım yapmıyoruz. Burada PKK ile Kürtler arasında bir ayrım yapıyoruz. İnanın, sizin söylemleriniz, sizin üsluplarınız 'PKK = Kürtler' anlamına getirecek boyuta da varıyor. Ve öyle bir propaganda yapıyorsunuz ki, yani 'Türkler Kürtlere saldırıyor, Kürtleri mahvediyor'. Bize soruyorlar, 'İstanbul'daki saldırıyı Kürtler mi yaptı'. 'Hayır' diyoruz. 'PKKYPG yaptı' diyoruz. Yine Gaziantep'te 15 yaşındaki çocuğumuzu ve öğretmenimizi katleden saldırıyı 'Kürtler mi yaptı Suriye'den'. 'Hayır, Suriye'de Kürtler var ama PKYYPG'den ayrıdır' diyoruz. Gelin bunu ayıralım PKKYPG'den. Bir konuşmacımız da dedi ki, 'Kürtleri kucaklayalım'. Gelin Kürtleri neredeyse hep beraber kucaklayalım, ama teröristlerden gerçekten ayıralım."
Uygur Türkleri'nin haklarını Türkiye'nin her zaman savunduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, Çin, Türkiye'deki Uygur Türklerini istediği zaman da bu taleplerini yerine getirmediklerini belirtti.
- "Emeği temsil eden CHP değil, AK Parti'dir"
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, kendisiyle ilgili eleştirilere dair, "Ben müesses nizamın, ceberrut devletin, ciddi, asık suratlı anlayışını temsil eden birisi değilim. Ben, efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya gelen bir anlayışın temsilcisi olarak, güler yüzlü olmaya da devam edeceğim." dedi.
Nebati, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un, EYT konusunda "Sen insanlarla dalga geçme, millete verdiğin sözü yerine getir" ifadeleri üzerine, "Bakın, bir şeyi karıştırıyorsunuz gene; bu ülkede emeği temsil eden Cumhuriyet Halk Partisi değil, emeği temsil eden birisi varsa o da AK Parti'dir, kusura bakmayın. AK Parti 20 yıldır emeğe hizmet etti, emeğin her türlü ihtiyacını karşıladı, enflasyon karşısında ezdirmedi, her türlü dar gelirliye her türlü işlemi en iyi şekilde gerçekleştiren ve bunu güler yüzle yapan bir anlayış." diye konuştu.
Cari açığın dönemsel ve yapısal nitelikte olup olmadığının önemli olduğunu dile getiren Nebati, şöyle devam etti:
"Bu sene açık, dönemsel sebeplerden oluşmuştur ki bunu hepimiz biliyoruz. Yapısal bir problem olup olmadığı, enerji ve altın hariç her tarafta bakılır, ilk defa bir şey yapmıyoruz. Biz de bu durumu göstermek için iki veriyi sunduk. Diğer yandan, enerji fiyatları geçen seneyle aynı olsaydı cari açık vermiyor olacaktık. Bu bilgeleri verirken, şunu da hatırlatayım: Her sene enerji harcamamız olduğunu biliyoruz ama hiçbir sene 3 bin 500 dolara doğal gaz almadık, bu sene hariç. Bunu hepimiz biliyoruz, dünyanın olağanüstü koşullarını biliyoruz. Olağanüstü koşullardan geçen bir dünyada elbette ki bir karşılaştırma yapmamız gerekiyor. Geçen senenin fiyatlarıyla olmuş olsaydı şu anda biz cari fazla veren bir ülke konumuna gelecektik. Bütün dünyadaki her türlü karşılaştırmada, özellikle de enerji ithal eden ülkelerde enerji hariç bir karşılaştırmaya da tabi tutulur."
Türkiye ekonomi modeliyle üretim ve istihdamda artış sağlandığını, ihracatta 253 milyar dolar ile rekor kırıldığını aktaran Nebati, küresel ihracat pazarından alınan payın yüzde 1'in üzerine çıktığını söyledi.
Nebati, cari açığın yapısal değil, dönemsel olduğunu belirterek, "Enflasyon küresel etkilerle artmış olup kasım ayında zirvesini geride bıraktık. Bundan sonra enflasyonun her geçen gün aşağıya doğru kaydığını göreceğiz." açıklamasında bulundu.
Konuşmaların tamamlanmasının ardından Hazine ve Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ile bağlı ve ilgili kuruluşların 2023 bütçeleri kabul edildi.
Meclis Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş, birleşimi saat 11.00'de toplanmak üzere kapattı.
(AA)