Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz hiçbir zaman kız evladımızın fiziki ve ruhi olgunluğa erişmeden, hukuki olarak reşit hale gelmeden evlendirilmesini tasvip etmedik, tasvip etmiyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları tarafından Pullman İstanbul Hotel'de düzenlenen Kadın Emeği Zirvesi'nde yaptığı konuşmada, kadınlarla her buluşmalarında ifade ettiği samimi bir inancı tekrar paylaşmak istediğini söyledi.
İnsanoğlunun yarısını oluşturan kadınları dışlayan, yok sayan bir toplumun, potansiyelinin ve gücünün yarısından vazgeçmiş demek olduğuna dikkati çeken Erdoğan, bugün defaatle dinlediklerini, Türkiye olarak böyle bir lükslerinin ve kısır düşüncelerinin de olamayacağının altını çizdi.
Erdoğan, erkeğiyle kadınıyla genciyle yaşlısıyla engellisiyle her bir vatandaşın enerjisine, üretkenliğine, katkısına ve birikimine ihtiyaçları olduğunu ifade etti.
Bu inançla AK Parti'yi kurarken toplumun istisnasız tüm kesimlerine ulaşacak bir teşkilatlanma yapısı oluşturduklarına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bugün, Türkiye'nin siyasi hareketleri içerisinde kadın kolları bizim gibi güçlü olan bir parti yok. Gerek ana kademesiyle gerek kadın kollarıyla gerek gençlik kollarıyla en güçlü parti biziz. Nasıl oldu bu? Yüzde 17,4'e AK Parti iktidarlarıyla geldik. Konuşuyorlar. Peki, sorun şimdi bu muhalefete, 'Sizin kadın milletvekili sayınız kaç? Kadın üyeniz ne kadar?' Göreceksiniz ki hepsi patır patır dökülüyor. Böyle bir dertleri de yok zaten. Ama bizim derdimiz var çünkü biliyoruz ki kadının yer almadığı bir siyasi hareket yok olmaya mahkumdur. Gençlik Kollarımızın aynı şekilde yer almadığı bir siyasi hareket, yok olmaya mahkumdur. İşte, bizim siyasetimize kadın ve gençlik kollarımızın getirdiği zenginliğe şahit oldukça ne kadar doğru bir iş yaptığımızı tekrar tekrar görüyorum. Nitekim artık son günlerine yaklaştığımız 2022'deki siyasi faaliyetlerimizin neredeyse yarısı kadın ve gençlik kollarımızın programlarıdır. AK Parti'nin bugüne kadar girdiği 15 seçimin tamamından açık ara birinci çıkmasında teşkilatlarımızın evlere girerek gönüllerini kazandığı hanımlarımızın çok önemli payı bulunuyor."
- "Gördük ki birileri hala o karanlık dönemin özlemiyle yanıp tutuşuyor"
Geçmişte Türkiye'de sözde modernlik, ilericilik ve çağdaşlık iddiasıyla kadınları inançlarından, kıyafetlerinden, esasen de doğrudan doğruya cinsiyetlerinden dolayı dışlayan bir zihniyetin bu ülkede nobranlıklarına şahit olduklarını anlatan Erdoğan, "Okullara, iş yerlerine, kamu binalarına sokulmayan kadınların gözyaşları bile bu tek parti artığı faşistlerin yüreğini yumuşatmaya yetmemişti." dedi.
Türkiye'nin artık hatırlamak bile istemediği bu karanlık günleri, AK Parti'nin demokrasi reformları sayesinde geride bıraktıklarına değinen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bununla beraber geçtiğimiz aylarda bir gece yarısı videosuyla yeniden gündeme getirilen başörtüsüyle ilgili yasal düzenleme teklifi hepimize yeniden o meşum günleri hatırlattı. Üstelik bu tartışma vesilesiyle gördük ki birileri hala o karanlık dönemin özlemiyle yanıp tutuşuyor. Biz de madem öyle dedik, temel hak ve özgürlüklerin bu tür düzenlemelere konu edilemeyeceği inancımıza rağmen meseleyi yüreğiniz sıkıyorsa gelin, anayasal düzeyde kalıcı olarak çözecek bir teklifte bulunduk. Tabii Anayasa değişikliği Genel Kurul'da 3'te 2 çoğunluk gerektirdiği için tabii olarak teklifimizi önce Meclis'te grubu bulunan partilere götürdük. Onlardan kayda değer bir geri dönüş alamadığımız teklifimizi, Cumhur İttifakı milletvekillerinin imzalarıyla Meclis'e sunduk. Şimdi Meclis'teki komisyon ve genel kurul süreçlerini bekliyoruz. Kimlerin kadın haklarının istismarcısı olduğu, kimlerin de kadınların haklarına samimiyetle sahip çıktığı bu süreçte bir kez daha belli olacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tam da bu süreçte yeni bir istismar konusunun ortaya atıldığını, daha doğrusu uzunca bir süredir idari ve hukuki takibi yapılan bir hususun bir anda ülkenin gündeminde öne çıkartıldığını belirtti.
Erdoğan, "Biz hiçbir zaman kız evladımızın fiziki ve ruhi olgunluğa erişmeden, hukuki olarak reşit hale gelmeden evlendirilmesini tasvip etmedik, tasvip etmiyoruz. Zaten kendi aile hayatımızda da hamdolsun bunun bir örneği yok. Öyle davrandık. Hele hele çocuk yaşta cinsel istismar ne İslami ne insani olarak asla kabul edilebilecek bir davranış değildir. Gündeme gelen hadise konusunda da en başından itibaren tüm kurumlarımız gerekli takipleri yapmış, gereken süreçleri hassasiyetle işletmiştir." değerlendirmesini yaptı.
- "Onların methiyesiyle yürüyorsun"
Aslına bakılırsa Türkiye'de küçük yaşta evlilikle ilgili sıkıntıların eskiden beri yaşandığını aktaran Erdoğan, ancak son dönemde her alanda olduğu gibi bu hususta da çok istisnai örnekler dışında sorunun önemli ölçüde çözüldüğünü bildirdi.
Erdoğan, bu arada başka sorunlar yaşamaya başladıklarını ifade ederek, "Mesela sosyal medya başta olmak üzere internet mecralarının, televizyonlardaki kimi programların etkisiyle çocuk yaştaki evlatlarımızın görünüşlerinden diğer insanlarla ilişkilerine kadar her alanda ciddi savrulmalar yaşadıklarına şahit oluyoruz. Üstelik bu sancılı durum sadece İstanbul gibi büyükşehirlerimizle sınırlı kalmayıp, ülkemizin her köşesine yayılıyor. Çocuk gelin sorununu çözen Türkiye, çocukların daha büyük felaketlerin kucağına itildiği bir başka tehditle karşı karşıyadır." diye konuştu.
"Şimdi buradan ben tekrar muhalefetin geneline sesleniyorum." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ana muhalefeti, yavru muhalefeti... Hepsine sesleniyorum. Kandil'in hesabını bugüne kadar sordunuz mu? Diyarbakır anneleri acaba hangi partinin kapısında gözü yaşlı olarak bunca süredir ağlıyor ve gözü yaşlı olarak oradan birilerine lanetler okuyorlar. Kandil'de 10,11,12,13,14,15 yaşındaki o kız çocuklarımızı kaçıranlar kimler? Yahu sizin dirsek dirseğe yürüdüğünüz, seçimlere beraber girmeyi düşündüğünüz partinin mensupları değil mi? PKK'nın parlamentodaki uzantıları değil mi? Bay Kemal, senin bunlara söyleyecek bugüne kadar bir sözün oldu mu? En ufak bir şey söyledin mi? Bir kere, ya bir vicdansızlık yapma ya. Git de şu Diyarbakır annelerine geçmiş olsun de. Diyemez, dediği anda seçim ortağını ne yapar, kaybeder. Bunu biliyor. Hatta Meclis kürsüsünden devamlı bir malum partiden milletvekili 'Biz olmasaydık siz şu anda parlamentoda olmayacaktınız' diye onlara meydan okuyor. Niye? Çünkü Kandil'den sinyali alıyor. Kandil'dekiler ne diyor? Sayın Kılıçdaroğlu'na methiyeler diziyor. Onların methiyesiyle yürüyorsun. Ankara'dan İstanbul'a onlarla beraber yürüdün. Önce sen oradaki bütün hasarı bir gider, ondan sonra konuş."
(AA)