Özkoç, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ekonomiye ilişkin söylediklerinin hiçbirinin gerçekleşmediğini, geçen yıldan bu yana devletin iç ve dış borçlarının ikiye katladığını ileri sürdü.
İktidarın, kendi yarattığı yoksulluğun yazılıp çizilmesine karşı bir tedbir olarak "dezenformasyonla mücadele düzenlemesi" olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni getirdiğini iddia eden Özkoç, "Mesele yarattıkları bu yoksulluk ortamı değil, söyledikleri hiçbir şeyin gerçekleşmemesi değil, bunların yazılıp söylenmemesi." diye konuştu.
TÜİK'in enflasyonu yüzde 83, bağımsız bilim insanlarının yüzde 186 olarak açıklamasının toplumda endişe yarattığını ifade eden Özkoç, "Yoksullaşma artacak, sıkıntı büyüyecek. Böyle bir gerçeği, 'endişe yaratıyor' saikiyle söylemekten vaz mı geçeceğiz, tartışmayacak mıyız, konuşmayacak mıyız? Gazeteciyi, sosyal medyayı, sokaktaki vatandaşı susturduğunda enflasyon gerçekten düşecek mi? Dezenformasyonun kaynağı iktidardır." değerlendirmesini yaptı.
İçişleri Bakanlığı'nın bir siyasi operasyon merkezine dönüştüğünü iddia eden Özkoç, "Yılbaşından bu yana 90 evladımızı şehit vermişiz. 'Ayak, ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz' diyor. Ayakkabı numaralarına kadar biliyordun da son terör olayı neden gerçekleşti? Neden engellemedin? Sen burayı yalanla, komployla yürütüyorsun. İşte dezenformasyon tam da budur." ifadelerini kullandı.
Engin Özkoç, AK Parti'nin kendi istediklerini yapabilmek için yasaları hiçe saydığını ileri sürerek, "Bugün TBMM'de Sayıştay kontenjanından Anayasa Mahkemesine üye seçilecek. Seçim olmadan kimin seçileceğini ben size buradan söyleyeyim, Muhterem İnce. Onlar devleti istedikleri gibi yönetiyorlar, onlar adalet mekanizmasını istedikleri gibi kurguluyorlar. Bunun sonucunda sıkıntı yaşayan, sıkışan Türkiye." diye konuştu.
- "Neden bu kadar rahatsız oldunuz?"
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başörtüsü için Anayasa değişikliği çağrısında bulunduğunu anımsatması üzerine Özkoç, Erdoğan'ın konuşmalarında kullandığı ifadeleri eleştirdi.
Özkoç, "İhtiyacımız olan, Kemal Kılıçdaroğlu'nun söylediği gibi çok net olarak barıştır, uzlaşmadır, kardeşliktir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun helalleşmeyle Türkiye Cumhuriyeti'nde beyaz bir sayfa açmasının nedeni, Türkiye'nin geleceğindeki bu ayrışmaları, kavgaları, kirli dili tamamen ortadan kaldırmaktır." dedi.
Kılıçdaroğlu'nun yıllardır siyasete malzeme olan "başörtüsü" konusunun kanuni güvence altına alınması için kanun teklifi verdiğini anımsatan Özkoç, şunları söyledi:
"Bu dilleri kullanmaya ne gerek var? Neden bu kadar rahatsız oldunuz? Neden bu kadar çirkinleşiyorsunuz? Neden bu kadar saldırgansınız? Neden bu kadar hakaret eden bir tavır takınıyorsunuz? Hakaret etmiyoruz, saldırmıyoruz, çirkinleşmiyoruz, 'helalleşelim' diyoruz. Hatalar olabilir, 'hatalarımızı düzeltelim' diyoruz. 'Barış, özgürlük, huzur' diyoruz. Çok yalın, sade bir kanun teklifi sunduk. Şimdi huzurun, barışın peşindeyiz. Ayrışmayı reddeden bir zihniyetle hareket ediyoruz. O yüzden sen vazgeçmemekte kararlısın ama biz de direnmekte kararlıyız. Sen 'savaş' diyorsun, biz 'barış' diyoruz."
Bir gazetecinin "AK Parti'nin Anayasa değişikliğini destekleyecek misiniz?" sorusu üzerine Özkoç, öncelikle teklifin içeriğini görmeleri gerektiğini belirtti.
(AA)